Birileri etrafa korku salarak, netice almaya çalışıyor... İnsanları terörize ederek sindirmek, böylece onları kontrol altına almak ve iradelerini de teslim almak... Bütün terör ve mafya örgütlerinin, bütün gayrı meşru mekanizmaların kullandığı yöntemdir bu! Hakkari'de, iktidar partisinin mitingine katılım olmaması için esnafa kepenk kapattırmak; sokağa çıkma yasağı uygulamak, hatta ilave tedbir olarak bir kısım insanları gecenin bir vaktinde evlerinden alıp götürmek... Tam bir korku ve dehşet tablosu. Peki netice verir mi? Hayır. 12 Eylül 2010 tarihindeki anayasa referandumunda da, vatandaşı bu şekilde korkutarak sandık başına gitmemeye zorlamışlardı. En fazla etkili oldukları yer de yine Hakkari olmuştu. Tarihte de, buna benzer eşkıyalık ve itaatsizliklerin, isyanların en fazla vuku bulduğu toprak parçasıdır Hakkari... Ama neticeye bakmak lazım. Vatandaşı bu şekilde korku tünellerine sokarak, onların iradesine gem vurmaya çalışanların, "DEMOKRATİK ÖZERKLİK" diye yutturmaya kalkıştıkları propagandayla, nasıl Stalinist bir dayatma hazırladıkları da, kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu? Başbakan oraya gidiyor diye, terör örgütünün talimatıyla belediye çöpleri bile toplamıyor. Her taraf pislik içinde... Ve bu manzara içinde yerel hizmetlerden, kalkınma ve özgürlüklerden dem vuracaksınız. Hadi oradan! Başbakanın da Hakkari'de ve bölgenin diğer illerinde hep haykırdığı üzere, korkunun ecele faydası yok. Zira ecel vakti geldiğinde, ne bir an öne çekilir, ne de tehir edilir... Ama ecel gelmediyse, kişiyi topun ağzına da koysanız ona hiçbir şey olmaz. O yüzdendir ki Erdoğan; "Korkuya teslim olmayınız. Ölümse ölüm... Kimseden çekinmeden sandık başına gidip oyunuzu kullanınız... Eşkıyaya teslim olmayınız" derken, sonuna kadar haklıdır. Şiddetle, zorbalıkla hiçbir yere varılamaz. Terör ortamı, sürdürülebilir bir ortam değildir. Yani bu işin sonu yok. Halkı sürekli olarak evlerine hapsedemezsiniz. Bakınız devlet istese, Hakkari'nin her metrekaresine bir polis veya asker dikerek her şeyi kontrol altına alabilir. Lakin bu yöntem, her şeyden evvel vatandaşı bizar eder. Terör örgütü şiddet ve gerginliği tırmandırarak, devleti sürekli biçimde böyle uygulamalara zorlamak istiyor. Çeyrek yüzyıllık tecrübe, bölücü örgütün bu tuzağına düşmemek için yeterlidir. Bölge halkının beklediği tek şey şefkat ve hizmettir. İnsanların gönlü kazanıldığında , onların oyunun da elde edileceği açıktır. Mevcut tabloda can sıkıcı unsurlar epeyce fazla olmakla birlikte, orta ve uzun dönemde daha olumlu bir iklimin hakim olacağını söyleyelim. Bölgeye giden hizmeti vatandaş mutlaka takdir ediyor, edecektir. Çünkü hizmetler, istismar konularını bir bir ortadan kaldırıyor... 15 Hazirandan sonra şöyle olacak, böyle olacak türünden yazılan korku senaryoları da kesinlikle boşa çıkacaktır. Rahat olun.