Siyaset mümbit bir arazidir... Onu işleyecek "çiftçilerin" kabiliyet ve ustalık derecesine göre, çok farklı ve değişik mahiyette yeni ürünler elde edilebilir! 2002 Seçimlerinin hemen akabinde, daha vekiller mazbatasını bile almadan; Deniz Baykal şöyle bir açıklama yapmıştı: "Cumhurbaşkanlığı seçimini bu Meclis yapmamalıdır..." Oysa daha o seçime beş sene vardı. 2007 Nisan'ında, Meclisi kilitlemek için şapkadan 367 tavşanı çıkarılınca, AK Parti Mayıs ayında, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayacak anayasa değişikliği hamlesini yaptı. AK Parti o hamleyi yaparken, bugün için "Yarı Başkanlık Sistemi" diye tanımladığı (Ki, bu tanım yanlıştır...) argümanı, muhtemelen pek de düşünmemişti. Hesapta olmayan durumlar, bazen lehte, bazen aleyhte tecelli eder. 2007'de, kasten veya kazaen sistemi kilitleyen siyasi aktörler şimdi ne durumda? Baykal, liderlik koltuğunu kaybetti. Erkan Mumcu hem koltuğu kaybetti, hem de siyaseten silindi. Mehmet Ağar da, aynı şekilde koltuğu kaybetti ve şimdi hapiste... Bazı meseleleri fazla kurcalamamak gerekir. En azından, dikkatli şekilde ve önünü - arkasını hesap ederek bu işi yapmak lazım... AK Parti, CHP'nin muhtemel hamlelerine karşı, Cumhurbaşkanının; anayasada zaten var olan görev süresini, kanunla yeniden düzenlemeye teşebbüs etti. Ancak CHP'nin başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesinin (AYM) verdiği kararla, beklenmedik bir süreç husule geldi. AYM, 6271 Sayılı Kanunun geçici birinci maddesinin 1. Fıkrasını iptal etmeyerek, AK Parti'yi memnun eden ve CHP ile MHP'yi de üzen bir karar verdi. Ancak aynı maddenin 2. Fıkrasını iptal ederek, bu defa AK Parti'nin hiç beklemediği bir sürece kapı araladı. O süreç, Abdullah Gül'e ikinci defa Cumhurbaşkanlığı seçimine girme hakkının doğmasıdır. Bekir Bozdağ diyor ki, birinci karar doğru, ikincisi yanlış, yani anayasaya aykırı. CHP ve MHP'liler de, Gül'ün görev süresi beş yıla indirilmediği için, kararı yanlış ve siyasi buluyorlar... Halbuki, bütün bu tartışmalar gereksiz. Sebebi de şu: 1961 ve 1982 anayasalarının 95/1 ve 101/1(eski) maddelerine göre, Cumhurbaşkanı "Yedi yıllık bir süre için" seçilir. Sayın Gül, 1982 AY101/1. Maddesinin eski hükmüne göre seçilmiştir. Aynı maddenin hali hazırdaki şekli, referandumla 21 Ekim 2007'de, yani Gül seçildikten üç ay sonra yürürlüğe girmiştir.1961 AY. 95/2. Madde hükmüne göre, "Bir kimse, arka arkaya iki defa cumhurbaşkanı seçilemez." 1982 AY, 101/3. Maddeye göre de; "Bir kimse, iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez." Sayın Gül seçildiğinde, bu hüküm yürürlükte idi. Şimdi Anayasa Mahkemesi, bu kararı ile 1982 AY 101/1 maddesinin hükmünü geçerli sayarak, görev süresini yedi yıl olarak kabul etmiş. Ama aynı dönemde meri olan aynı maddenin 3. Fıkrasındaki "iki defa seçilemez" hükmünü, ya geçersiz saymış veya görmezlikten gelmiştir. Bunun da hukuki izahını nasıl yaptığını, kararın gerekçesini görünce anlayabileceğiz. Doğrusu tuhaf bir yorum... Ve bu yorum, karşımıza yepyeni bir durum çıkardı. Köşk seçiminin 2014 yılında olacağını, aynı kesin ifade ile 14 Aralık 2011 tarihli yazımızın başlığına koymuştuk. Tahminimiz doğru çıktı ama, sürprizi beklemiyorduk!..