Numan Kurtulmuş, beklendiği üzere Saadet Partisi ile yollarını ayırdı. Sonuç itibariyle Milli Görüş'ün "üssü-l esası" olan mahrekten de ayrılmış oldu... Şimdi merak edilen şu: Kurtulmuş bundan sonra ne yapacak? Bir süreden beri kasıtlı biçimde ve ısrarla pompalanan, "AK Parti'ye katılacak ve Erdoğan'dan sonra da Genel Başkanlık koltuğuna oturacak..." şeklinde özetlenebilecek fantezinin söz konusu olamayacağını hemen belirtelim. Bunun çeşitli sebepleri var. Şöylece özetleyelim: Bir partiye, 'ille de lider olacağım' iddiasıyla iltihak olmaz! Zira öncelikle o partinin ileri gelenleri böyle bir şeyi hazmedemez ve buna müsaade etmez. Kaldı ki, AK Parti'de liderlik niyet ve potansiyelini taşıyan onlarca isim var. Numan Kurtulmuş'a niçin, hangi sebeple böyle açık çek verilsin ki?.. Diğer taraftan Kurtulmuş, Erdoğan'ın 2007 seçimleri öncesinde yaptığı daveti kabul etmedi. Sebebi de SP'ye lider olmaktı... Ayrıca bugüne kadar 'Milli Görüş' orijinli olarak dile getirdiği politik söyleminde, AK Parti siyasetini radikal şekilde cerh eden temel unsurlar var. Bu söylemi bir kalemde silip atacak mıydı? Böyle yapsa inandırıcılığı kalır mıydı?! Kısacası, AK Parti yolu zaten kapalı idi. Hem orada liderliği kim kaybetmişti ki!.. Kurtulmuş ve arkadaşları yeni bir parti kurma yolunda. Lakin yolun henüz başındalar. Ve o yol hayli meşakkatli. Parti kurmak o kadar zor değil. Fakat onu başarılı şekilde sürdürmek hiç kolay değil. Kurtulmuş ve ekibi, şayet güçlü bir başlangıç yapamazsa, Abdüllatif Şener'in partisi gibi ölü bir doğum olur... Bunun ilk işaretlerini SP'deki kopuşlardan izleyebiliriz. Kamuoyunda etki yapmasını sağlamak için, bu kopuşlar olabildiği kadar dramatik bir tarzda cereyan edecek. Mesela Milli Gazete'deki toplu istifalar gibi... Ama şunu unutmayalım: Yarım asra yaklaşan siyasi mücadelesinde Necmettin Erbakan böyle fırtınaları, kopuşları çok görmüş, çok yaşamıştır. Yani bu tür sancılara hem alışıktır, hem hazırlıklıdır. Mesela MNP ve MSP'nin kapatılması, RP'nin birinci parti olmasını önleyememiştir. 28 Şubat ve RP'nin kapatılması FP'nin doğumunu engelleyemediği gibi, o hareketten AK parti gibi çok güçlü bir kopuşun olması, SP'nin hayatiyetini bitirmemiştir... Numan Kurtulmuş ve ekibinin kopuşu da bitiremeyecektir. Açıkçası Erbakan için, asla yolun sonu değildir. Bu noktada Ali Bulaç'ın Zaman Gazetesi'nde (2 Ekim) yaptığı analizlerin bu kısmına katılmıyorum. Unutmayalım ki, o hareket içinde başka Kurtulmuşlar da yok değil!.. Numan Kurtulmuş'un başarı şansına gelince... Merkez medyada estirilen rüzgâra fazla güvenmemesini, hatta hiç güvenmemesini öneririm. Zira özünde o rüzgârın, Kurtulmuş'un başarısını istemekten ziyade, AK Parti'yi aşındırma maksadına matuf olduğu kat'idir... Yani, kimi kalemlerin Numan Beye düzdüğü övgülerin esbabı mucibesini iyi okumak lazım. Netice-i kelam: Dost ve arkadaşı olarak, Kurtulmuş'a iki küçük hatırlamada bulunmak isterim; Birincisi, Erbakan ve çevresinin SP liderliği üzerindeki vesayetten asla vazgeçmeyeceklerini, çok daha önceden görebilmeli idi. İkinci olarak, "Yeni Kerbelalar olmasın..." türünden netameli ifadeleri kullanması, kendisini sıkıntıya sokabilir! Zira birilerinin, bu tür lafları lastik gibi her yöne çekmek için hazır beklediği unutulmamalı. Kendisine başarılar dilerim.