Latin Amerika’dayız…

A -
A +

Latin Amerika denilince tereddütsüz akla Brezilya gelir!.. Zira kıtanın güneyindeki en kallavi ülkedir Brezilya. Coğrafi büyüklüğü ile nüfus kesafeti ile ve dahi en çarpıcı renkliliği ile. Ve hiç tartışmasız futbol kimliği ile…

 

 

 

BRICS platformunun B’si, Brezilya oluyor malumunuz… Diğerleri de Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti. Bunlar kuruluşun nüvesini temsil eden ülkeler, ama BRICS+ olarak platform genişledi. Öyle görünüyor ki, daha da genişleyecek ve belki Türkiye de, uzak olmayan bir gelecekte burada yerini alabilecek. Eylül ayı sonunda Tataristan’ın başkentinde yapılan zirveye Brezilya Başkanı Lula da Silva rahatsızlığı sebebiyle katılamadı. Silva şu sıralarda, bu ayın 18 -19’unda Rio de Janeiro kentinde yapılacak G20 zirvesinin hazırlıkları ile meşgul. Ama ondan önce, yine G20 ülkelerinin parlamento başkanları (P20) olarak, burada bir araya geliyor. Hem de dikkat çekici bir tema ile. DAHA ADİL BİR DÜNYA VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GEZEGEN… Bu münasebetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve beraberindeki heyetle birlikte, iki günden beri Brezilya’nın başşehri Brasilia’dayız… Rio ve en kalabalık şehir olan Sao Paulo, Brezilya’nın çok meşhur ve dahi asayiş yönünden çok problemli şehirleri. Ancak Brasilia, ülkenin yeni başkenti ve yeni bir imajı olarak inşa edilmiş. Hem de üç buçuk yıl gibi kısa bir zamanda. Nüfusu iki milyon… Bu arada Brezilya’nın nüfusu 220 milyona yakın. Latin Amerika topraklarının yaklaşık yarısı da Brezilya’nın… Fazla söze hacet yok. Amazon Ormanlarının aslan payı bu ülkeye ait. 1957-1961 yılları arasında Brasilia şehrini inşa eden Devlet Başkanı Juscelino Kubitschek için müstakil bir müze var… Şehir tropikal yeşili ile ve elbette çok bilinen yağmurları ile yeşil bitki örtüsüne analık eden kızıl topraklarıyla göz kamaştırıyor. Evet, Brezilya “futbol ülkesi” dedik, ama başka spor dallarında da çok iddialı bir ülke. Yer altı zenginlikleri çok büyük… Her yönüyle renkli bir ülke; Brezilya’da 12 milyon orta – doğu, Arap menşeli nüfus da yaşıyor.

 

Brezilya, son 240 yıllık tarihinde büyük altüst oluşlar yaşamış bir ülke. Hâlâ siyasi çalkantılar devam ediyor… 1964 – 1985 yılları arasında ülke askerî diktatörlük altında idi. Bir önceki Başkan Jair Bolsonaro (2019 -2023), seçimi kaybetmiş olmasına rağmen, halefi Luiz İnacio Lula da Silva’ya yönetimi devretmemek için çok çabaladı! Fakat karşı tarafın sabırlı ve kararlı duruşu etkili oldu. Hatta Trump’a fazla bel bağlayan Bolsonaro bir ara ABD’ye kaçtı… Sonra döndü. Hâlen birkaç düzine askerin de Arjantin’de olduğu belirtiliyor. Lula da Silva, üç önceki başkan olarak, ülkeyi çok başarılı yönettiği bir döneme imza attı. Aynı siyasi çizgideki yardımcısı ve bir sonraki başkan olan Dilma Russef, yolsuzluk suçlamasıyla iktidardan düşürüldü. Daha sonra Silva da aynı siyasi çekişmelere hedef oldu ve hapse atıldı. Bu yüzden bir önceki seçimlere de katılamamıştı… Lakin Brezilya halkı tekrar Silva’yı iktidara getirerek tavrını ortaya koydu. Filistin konusunda da oldukça hassasiyet gösteren, iki devletli çözümü destekleyen Silva, muhalifleri tarafından aşırı gitmekle suçlanıyor… İlk iktidar döneminde, çok parlak ekonomik başarılara imza attı ve en az otuz milyon kişiyi fakirlik sınıfından orta gelir grubuna yükseltti... Sonraki siyasi çekişmeler, ülke ekonomisini tekrar sıkıntıya soktu. Bakalım bu yeni dönemde neler yapabilecek? Ama şunu belirtelim ki, Lula da Silva, Brezilya siyasi tarihinde derin izler bırakan bir isim olarak halkın hafızasında yerini almış bulunuyor.

 

 

TRUMP KUZEY AMERİKA’YI VE AVRUPA’YI FENA SALLADI!..

 

 

 

 

Latin Amerika Brezilya özetiyle böyle… Fakat kıtanın kuzeyinde tam manasıyla bir siyasi deprem yaşandı. Donald Trump ile Kamala Harris arasındaki yarışı son güne kadar başa baş gösteren o ünlü araştırma kuruluşları hangi yüzle söylediklerini savunacaklar? Gerçi ilk günden Trump onları düşman ilan ederek, erkenden yumruğu indirdi. Lakin devamında çok sert bir kavga ortamının ayak sesleri duyuluyor. Trump Amerikan “müesses nizamının – derin devletinin” önüne kurmak istediği bütün tuzakları boşa çıkarmayı başardı. Bu tek başına Trump’ın başarısı mıdır, bence tartışılır. En başta aklı gidip gelen, Joe Biden’ın ahmakça politikaları ‘Sarı Kovboyun’ işini kolaylaştırdı. Onun yerine aday olan Kamala Harris, zaten şimdiye kadar kendi başına bir başarıya imza atmış değildi ve bundan sonrası için de ümit vermiyordu… Ve besbelli Amerika hâlâ bir kadın başkana hazır görünmüyor… Siyahi bir başkan denemesi de, doğrusu hiç beklendiği gibi gitmemişti. ABD yönetimi epey zamandır çok tartışmalı kişilerin gölgesinde. Buna Trump da dâhil… Şimdi bakalım Demokratlar ve Trump’tan hiç hoşlanmayan derin devlet unsurları, nasıl bir tavır geliştirecek? Trump bazı suikastlar da atlatarak, kendince mutlu sona ulaştı. Fakat bu mutluluğu herhâlde tepe tepe yaşamasına rıza göstermek istemeyeceklerdir. Gelgelelim Trump da fazlasıyla kararlı… Bu arada, Avrupa’nın da korktuğu başına geldi. Ve ilk büyük sarsıntı Almanya’da yaşandı!.. Avrupa’nın işi çok ama çok zor… Tabiatıyla başta Filistin olmak üzere, dünyanın başka bölgelerinde de Trump’ın hoyrat ve dengesiz politikaları, çok ciddi sıkıntılara sebep olabilir. Biden’ın gidişine tabii ki memnun olduk, velakin Trump’ın gelişine de sevinmek mümkün değil ki…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.