YGS'de şifre iddiaları fazlasıyla can sıktı!.. Sevimsiz bir tartışma, haftalarca gündemi işgal edip durdu. Neticede Cumhuriyet Başsavcılığı, yasa dışı bir durumun olmadığını tespit ederek, takipsizlik kararı verdi. Aynı şekilde bir öğrencinin açtığı iptal davası da İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Lakin tartışmalar bir türlü bitmedi, bitmiyor. Birileri ısrarla bu konuyu kaşımaya devam ediyor. Hedef tahtasında ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir var. Bilhassa onun kellesini istiyorlar! Bunu sağlamak için de ipe sapa gelmeyen pek çok iddiayı peş peşe tedavüle koyuyorlar. Ya şöyle olmuşsa, ya böyle de olmuşsa diye, akla hayale gelmedik komplolar döktürüyorlar. Madem bazıları her şeyden şüpheleniyor. O zaman gelin bu şüphe işini biraz genişletelim, hem de geriye doğru; mesela on -on beş sene, hatta yirmi sene öncesine kadar götürelim. Şöyle bir tarassut yapalım: ÖSYM'de kilit noktada görev yapan personelin (hangi seviyede ve görevde olursa olsun...) yakınlarının sınav seyrine bakalım... Dikkat çeken herhangi anormallik var mı, yok mu? Acaba bu kişilerin yakınları, istatistikleri şaşırtacak ölçüde "fazlasıyla başarılı" mı, yani hep gözde yerleri mi kazanmışlar? Evet evet, bunu araştıralım. Zor bir şey değil. Hiç değil. Bakınız burada çalışanların hiçbirini tanımıyorum. Hiçbirinin ismini de bilmiyorum. Hiç kimseye karşı ön yargım da yok. Ama son haftalarda ÖSYM etrafında estirilen şüphe rüzgârları, nedense beni geçmiş yıllara doğru savurdu!.. Madem yargı mercilerinin aksi yöndeki kararlarına rağmen, kimileri şüphe duymaya devam ediyor ve ısrarla kurumun başındaki ismin istifasını istiyor. O zaman bakalım daha önce de burada bir şeyler olmuş mu, olmamış mı? Bir vatandaş olarak, bunu merak ediyorum ve cevabını da yetkililerden bekliyorum. Lütfen kimse bu isteğimi kulak ardı etmesin! Tekrar ediyorum, yalnızca Ali Demir'i linç etmek yerine, ÖSYM'nin son yirmi yıllık geçmişi bütünüyle didik didik edilsin. Ak mı, kara mı her şey ortaya çıksın. YÖK Başkanı Ziya Özcan, Ali Demir'e kurum içinden çelme yakıldığını ima ediyor. Bu çok vahim bir durum. O halde çok sür'atle geniş bir soruşturma başlatılmalı ve kamuoyunun zihninde dolaşan bütün sorulara cevap verilmelidir. Sadece Ali Demir hakkında soruşturma yapmak yetmez. Geçen gün, bir eski YÖK üyesi esip savuruyordu. Bir milyon yedi yüz bin öğrencinin mağduriyetinden dem vuruyordu. Güya kendisi bilim adamı ama, hiçbir bilimsel kritere uymayan salvoları peş peşe diziyordu. Eğer sınava giren öğrencilerin tamamı mağdursa, bunun kazançlıları nerede? Mesela sınavda tam puan alan öğrenciler niçin mağdur oluyor, söyler misiniz? Böyle genelleme yapanlar, belli ki sadece birilerini karalamak için konuşuyor, yahut da doğrudan işkembeden atıyor. Bir milyon yedi yüz bin mağdur, tamamen palavra... Ayıp oluyor artık!