Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış baskıcı yönetimini sürdürme pahasına, ülkeyi hızla parçalanmaya sürüklüyor... Amerikan askerleri çekilir çekilmez, rakiplerini büsbütün sindirmek; hatta tamamen ortadan kaldırmak üzere, dişlerini gösterdi bile! Bunun için ilk olarak Sünni Cephenin en önde gelen siyasi siması ve halen Cumhurbaşkanı Yardımcısı sıfatını da taşıyan, Tarık El-Haşimi'yi hedef aldı. Türkiye ile çok iyi diyaloğu olan ve daha önce sık sık ülkemizi ziyaret eden Haşimi; birkaç gün önce bazı korumalarının derdest edilmesine rağmen, tutuklanmaktan son anda kurtulabildi... Halen Erbil'de, bir nevi Bölgesel Kürt Yönetimi'nin himayesine sığınmış durumda ama, Maliki'nin kendisine yönelik tehdit ve yakalama çabaları devam ediyor. İddiaya göre, Maliki'ye karşı girişilen bir suikast eylemine karışmış... Oysa işin aslı çok daha başka. Haşimi'nin de söylediği gibi, Nuri El-Maliki Irak'ı tek başına ve istediği gibi yönetmek istiyor! Başka bir ifade ile, "Şii bir Saddam" olma yolunda ilerliyor. İşte bu, Irak için tek kelime ile felaket demektir. Nuri El-Maliki ta baştan beri kalıpları zorlayarak yol almaya çalışıyor. Konu ile yakından ilgilenenler hatırlayacaktır, çeşitli yollardan İbrahim Caferi'yi ekarte ederek, başbakanlık koltuğuna oturdu. Yapılan seçimlerden sonra da, daha fazla milletvekili çıkarmış olan 'El Irakiyye' cephesine karşı, ABD'nin desteği ile başbakanlık postunu muhafaza etti ve çok zorlanarak da olsa, hükümeti tekrar kurma becerisini gösterdi. Ancak Maliki Hükümeti, önemli meselelerde dişe dokunacak bir icraata imza atamadığı gibi, fena halde yolsuzluklara bulaşmış olmaktan ötürü, Irak halkının güvenini yitirmiş bulunuyor. İşte bütün bu olumsuzlukları Maliki, halkı ve siyasi rakiplerini demir yumrukla sindirerek örtbas etmek istiyor... Şayet bu yanlış yoldan dönmezse, Irak'ın parçalanması kaçınılmaz olacak. Maliki kendince, yerel dinamikleri ve bölgesel dengeleri (özellikle İran faktörünü) kullanarak, ülkede ipleri tamamen ele geçirmek istiyor ama, hem Sünni kesim hem de Kürtlerin bunu kabul etmeyeceği açıktır. Bu durumda en büyük sıkıntıyı yine zavallı Irak halkı çekecek demektir. Bir tarafta, dokuz yıllık savaşın korkunç yıkıntıları; diğer tarafta bitmeyen terör olayları ve giderek iç savaşa dönüşebilecek Sünni-Şii çatışmaları... Maliki'nin hal ve hareketlerinden anlaşılan kısaca şudur: Mezhep politikalarıyla İran'ı ve mevcut Suriye rejimini yanında tutmak, onların desteği ile Sünni kesimi ve Kürtleri belli bir çizgiye zorlamak... Bu da, fazlasıyla tehlikeli bir politika. Lakin Tarık El-Haşimi'yi, taşıdığı "Cumhurbaşkanı Yardımcısı" sıfatına rağmen; enterne etmeye yeltenen Maliki ve ekibi, gözünü karartmış görünüyor. Bakalım bu tırmanma nereye varacak?!. Bu arada Maliki'nin Türkiye'ye de fazlasıyla şaşı baktığını ifade edelim. Irak üzerindeki mevcut İran etkisine hiç ses çıkarmıyor ama, "Daha çok Türkiye'nin müdahalesinden endişe ediyorum..." diyor. Zira ülkemizi de, Irak'ta bir Şii dikta rejiminin kurulmasına engel olarak görüyor!..