Dere geçilirken at değiştirilmez, diye bir atasözümüz var… Velakin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, pek çok gerçeklikten haberdar olmadığı gibi, bu atasözünden de habersiz görünüyor. İkinci tur seçim için, yepyeni bir üslup ve söylemle ortaya çıkacakmış. Yeni tarzını sertlik üzerine kuracakmış, buradan da galiba milliyetçi bir kimliğe uzanmaya çalışacakmış…
Nitekim 14 Mayıs akşamından bu yana, bu yeni tarzın işaretlerini vermeye başladı. Konuşurken, hece hece (bur-da-yım) diyerek, masaya eliyle pat pat vuruyor. Keza yazılı metni okumaya çalışırken, yerli yersiz elini yumruk yapıp sallıyor. Böylelikle nam-ı diğer “Bay Kemal” ne kadar etkili oluyor? Veya yeni benimsediği sertlik rolü ne derece üzerine oturuyor?
Öyle ya, düne kadar iki eliyle kalp işareti yapmaya çalışan, her vesileyle mülayim ve sevecen bir portre çizmeye çalışan Kılıçdaroğlu, sandığa on günden az zaman kala, bu haşin jest ve mimiklerle kimleri etki altına almayı düşünüyor acaba? İkide bir tavır ve tarz değiştirerek istenilen neticeye varılabilir mi peki? Çok zor. Fakat Kılıçdaroğlu ve ekibinin tercihi bu yönde. Tabii sıkça vuku bulan bu keskin değişimlerin altında yatan sebep var. Demek oluyor ki, hazırlanan plan ve projeksiyonlarda isabet oranı çok düşük. Öyle olmasa değişiklik ihtiyacı doğmazdı!..
Bakar mısınız, partinin iletişim sistemi doğru dürüst çalışmadığı için, seçim gecesi veriler doğru yüklenemedi. Ki, daha önce de böyle bir kaza yaşanmış… Amma CHP’nin ilgili birimleri, yaşanan olumsuzluğu hatırda tutarak, bunu düzeltmeye çalışmak yerine, bu başarısızlık üzerine yeni bir yanlış propaganda kurmaya çalışıyor. Ve ne oluyor biliyor musunuz, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş çıkıp, tam tersi yönde bir duyuruda bulunarak, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kesinlikle önde götürdüğünü ve bu gece muhakkak 13. Cumhurbaşkanı olarak ilan edileceğini iddia ediyor… Şu hususa ayrıca dikkatinizi çekerim, bu vahim hatadan dolayı, CHP cenahından şu ana kadar bir özür açıklaması dahi yapılmış değil…
Bilgi ve iletişim teknolojilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı, Onursal Adıgüzel’in istifa mı ettiği yoksa görevden mi alındığı bile net değil... Benzer bir muğlaklık partinin reklam ekibi ile kurumsal iletişimden sorumlu genel başkan başdanışmanı Tuncay Özkan için de söz konusu…
Anlaşılan CHP’de ortam fazla karışık. Rivayet odur ki, Kılıçdaroğlu’nun masayı tokatlayarak; “Vallahi billahi buradayım…” dediği, dolaşımdaki videonun çekilme sebebi, parti içinden gelen istifa çağrıları! Baskılar daha da artacak! CHP Genel Başkanı bir kere daha kaybetmenin bütün olumsuzluklarını yaşıyor ve bir şekilde durumu savuşturmaya çalışıyor. Fakat hiç kolay değil.
28 Mayıs’a fazla bir vakit kalmadı… Bir hafta içinde, Kılıçdaroğlu hangi gedikleri nasıl kapatabilecek? Alelacele atılan adımlar ne getirir ne götürür? Mesela Sinan Oğan’a verilen oyları çekebilmek için milliyetçilik söylemine sarılmak, ne ölçüde etkili olabilir? Kandil’in ve HDP’nin söylem ve eylemleri ortada iken… Üstelik Kılıçdaroğlu milliyetçilik rolünü fazla abartırsa, bu HDP oylarında ciddi zemin kaybına yol açmaz mı? Hâsılıkelam öyle yüz ifadesini sertleştirmekle, sesini yükseltmekle, masayı-kürsüyü tokatlamakla ne milliyetçileri ikna edebilir ne de solculara ve bölücülere yaranabilir! Kılıçdaroğlu aslında, ilk başlarda aday olmamak için bilhassa direnirken, kendi hesabına daha ihtiyatlı ve tutarlı idi. Fakat hem içeriden hem dışarıdan birileri ısrarla kendisini ileriye doğru iteledi. Neticede olan oldu. Bu saatten sonra, Kemal Beyin CHP’nin başında kalması imkânsız bir durum. Parti içi muhalefet, uzun zamandır beklediği fırsatı galiba net biçimde yakaladı. CHP’deki kadim hizipçilik ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun delege yapısı üzerinde sağladığı hâkimiyet, on üç yıl boyunca kendisine yardımcı oldu. Ama artık şartlar ve dengeler değişti. Kazanmaktan başka çaresi yok tabii. Fakat zemin süratle Kılıçdaroğlu aleyhine kayıyor… Kemal Bey pat pat masaya vurmakla etrafa şu mesajı veriyor: Vuruşarak çekileceğim…
28 Mayıs, 14 Mayıs ile aynı istikamette ve fakat daha güçlü bir netice ile tamamlanacak. Türkiye’nin böyle bir finale ihtiyacı var. Hakiki demokrasi neymiş, dosta düşmana gösterelim… Böylelikle “2023 yılının en önemli seçimini” de noktalayalım.