Merhum Adnan Menderes ve iki bakan arkadaşı Zorlu ve Polatkan'ın acısı, bu milletin kalbinden hiç çıkmadı... Bundan tam yirmi sene önce, 17 Eylül 1990 tarihinde, vefatlarının 29 yılında; o zamanki adıyla Vatan Caddesi'nde (1994 yılında Adnan Menderes Bulvarı oldu. İ.K.) yüz binlerce insan, Şehit Menderes ve arkadaşlarının naaşlarının arkasında yürüyordu. Tablo bugün gibi gözümün önünde... Dönemin Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal en önde idi. Büyük bir kadirşinaslık göstererek, yanına DYP Lideri Süleyman Demirel'i almıştı. Başbakan Yıldırım Akbulut, onların hemen arkasında yürüyordu... 3623 sayılı kanunla 11 Nisan 1990 günü, Menderes ve arkadaşlarının itibarı iade edilmiş, beş ay sonra da naaşları Yassıada'dan alınarak muhteşem bir törenle anıt mezara nakledilmişti. O kanun Meclis'te ANAP ve DYP'nin oyları ile kabul edilmişti. O vakitler CHP'nin adı SHP idi. SHP'liler genellikle çekimser kalmış, bazıları da kanuna karşı çıkarak ret oyu vermişti. Bu hatırlatmayı özellikle şunun için yaptım: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine "Şartlar uygun olursa neden Menderes'in mezarını biz de ziyaret etmeyelim? Merhum Menderes ülkeye hizmet etmiş bir insan. Saygın bir kişi... Siyasal bir mahkemede yargılandı ve idam edildi" deyiverdi. Herhalde altmış yıldan beri, bir CHP genel başkanının ağzından, merhum Adnan Menderes'le ilgili çıkan tek müsbet açıklamadır bu!.. Bu bakımdan da çok çok önemlidir bu sözler. Temennimiz bunun yeni bir dönemin başlangıcı olmasıdır. Burada en kritik husus, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu olumlu sözlerinin arkasında durabilmesi. Yani şimdiye kadar olduğu gibi, gelecek baskılar karşısında çark etmemesi... Eğer bunu başarabilirse samimiyetini ortaya koymuş olur. Elbette bu tavır, CHP'nin Menderes konusundaki sabıkalı sicilini temizlemez ama, onun hesabına kamuoyunda puan toplayabilir. Şüphesiz Menderesler bu ülkede, en büyük zulme ve haksızlığa uğramış; en büyük acılara maruz kalmış, siyasi ailedir. Baba Menderes cinayet misali bir kararla idam edildi. Oğulları Yüksel ve Mutlu Menderes, intihar ve trafik kazası diye açıklanan şüpheli olaylarda can verdi. Yine soru işaretleri ile dolu bir kazada felç geçiren Aydın Menderes de, tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Velhasıl dram üstüne dram... Bir noktayı daha tebarüz ettirmek gerekiyor: 1970'lerde asker baskısını bahane ederek, DP'lilerin siyasi haklarını iade etme hususunda isteksiz davranan; ancak Demokrat Parti ve Menderes'in mirasından fazlasıyla nemalanan Demirel, başbakan veya cumhurbaşkanı sıfatıyla bu arada hiç Menderes'in mezarını ziyaret etti mi, doğrusu hatırlamıyorum... Cuma günü, merhumun hayata veda edişinin 49. yıl dönümü idi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Aydın Menderes ve kalabalık bir vatandaş grubu ile Menderes'in kabrine çok anlamlı bir ziyarette bulundu. Erdoğan'ın buradaki dokunaklı konuşması yarım asırlık hatıraları hafızalarda bir kere daha canlandırdı. Hele Necip Fazıl'ın 'O Zeybek' isimli şiirinden okuduğu, gerçekten insanın içini ürperten mısralar; yaşanan acıların en çarpıcı biçimde ifadesiydi: "Zeybeğim, zeybeğim, ne oldu sana? Allah deyip, şöyle bir doğrulsana!.."