Evet, mesele sadece Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması değil! Ama en önemli konulardan biri de şüphesiz bu. Çünkü bu anlaşma her yönüyle, doğrudan veya dolaylı olarak, Karadeniz merkezli bölgesel barış ve güvenlik konularını çok yakından ilgilendiriyor. Putin her vesileyle bu koridorun Ukrayna tarafından (Tabii destekçileri olan Batı’ya da açıkça göndermede bulunuyor…) askerî maksatla kullanıldığını ifade ediyor. Putin dün de tekrarladığı üzere, bu koridora yönelik, Ukrayna’nın terörist saldırılarda bulunduğunu da belirtiyor. Nitekim ortak basın toplantısında da, Türkiye’ye doğalgaz taşıyan mavi akım boru hatlarına bu türden saldırılar vaki olduğunu dile getirdi. Meselenin güvenlik boyutu bir tarafta böyle nazik durum arz ediyor. Diğer yandan Anlaşmanın belli hükümleri çerçevesinde yapılan tahıl ihracatının da, mutabakata varıldığı biçimde gerçekleşmediğini Rusya ısrarla gündeme getiriyor. Zira Ukrayna’nın ihraç ettiği tahılın yüzde 44’ü (Cumhurbaşkanı Erdoğan bu oranı verdi, ama Putin yüzde yetmiş gibi bir miktar söyledi) Avrupa Birliği ülkelerine gitmiş. Fakir ve muhtaç Afrika ülkelerine ise ancak yüzde üçü gitmiş… Bu sonuç anlaşmanın ruhuna aykırı ve Rusya bunun düzeltilmesini istiyor.
Ancak Rusya’nın esas beklentisi en başından beri ortaya koyduğu taleplerin Batı tarafından yerine getirilmesi. Anlaşmanın ikinci ve üçüncü üçer aylık uzatılmasında, bu itirazlarını seslendirdiği hâlde sonuç değişmediği için, Putin’in dün dile getirdiği ifadeyle, “Rusya çekilmek zorunda kaldı.” Rusya şimdi kati olarak, anlaşmaya geri dönmesi için, bu talep ve itirazlarının Batı tarafından yerine getirilmesini bekliyor. Nedir bu talepler? Öncelikle Rus Ziraat Bankasının (Rosselhozbank) durdurulmuş olan swift işlemlerinin yeniden açılması. Rusya’nın tahıl ve gübresini taşıyan gemilerin (Rus veya yabancı bandralı) sigorta işlemlerine getirilen sınırlamaların kaldırılması.
Tahıl-gübre taşıyan Rus gemilerinin emniyetli şekilde denize açılabilmesi ve Avrupa limanlarına kabul edilmesi… Rusya’nın özellikle bu sene çok yüksek rekoltede elde ettiği tahılını dışarıya satması gerekiyor. Ama mevcut ambargolar ve ABD ile AB’nin hâlihazırdaki tutumu sebebiyle bu mümkün ve kolay görülmüyor. Gelgelelim Rusya bu anlaşma çerçevesinde hareket alanını genişletmek için diretiyor. Mesela Rus gübre şirketlerinin Avrupa Bankaları tarafından dondurulmuş olan hesaplarının, serbest bırakılmasını istiyor. Keza saldırılarda hasar gören Amonyak hattının onarılması ve yeniden sevkiyat için hazır hâle getirilerek devreye alınmasını da talep ediyor. Putin dün döne döne, “Batı sözünü tutarsa anlaşmaya geri döneriz” derken, bu noktalara dikkat çekiyordu. Özetle Rusya her fırsatta kapıyı açık tuttuğunu, ama harekete geçmesi için Batı’nın verdiği sözleri tutmasını hatırlatıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında anlaşmanın tekrar yürürlüğe girmesi için BM ile yeni teklifler hazırlandığını belirtti. Bununla netice almanın mümkün olduğunu söyledi. Bu önemli. Şimdi Birleşmiş Milletler ve Türkiye’nin yürüteceği diplomatik temaslar sonucunda ortaya çıkacak sonuç beklenecek. Diğer taraftan Batı cenahından yapılan açıklamalar iç açıcı değil. AB ve ABD, Rusya’nın anlaşmaya geri dönmesi çağrısını dillendiriyor. Fakat uygulanan ambargo ve daha önce Anlaşmaya dercedilen hükümlerin yerine getirilmemesini hiç duymuyor. Hatta AB Komisyonu Sözcüsü, Rusya’nın ABD’ye yönelik ithamlarının dezenformasyon olduğunu filan söylüyor. Hâl böyle olunca da Tahıl Koridoru Anlaşmasının yeniden işlerlik kazanması zorlaşıyor. Her şeye rağmen, dün Soçi’den verilen ılımlı mesajlar, ileriye dönük çözümler için hâlâ ümit verici. Hem Tahıl Koridoru Anlaşması hem de Ukrayna savaşının bir yerde sonlandırılması için, gündeme gelecek ara buluculuk konusunda; Viladimir Putin, Türkiye ile ilgili son derece sitayişkâr ifadeler seslendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomatik gayretleri sayesinde birçok projenin hayata geçtiğini belirtti. Bundan sonra da bu türden gayretlere karşı olmadıklarını ve barış görüşmelerinin kapısını her zaman açık tuttuklarını söyledi. Ara buluculuk sürecine Çin ve Afrika’nın da katılmasının mümkün olabileceğini beyan etti. Ama hâlihazırda Ukrayna konusunda bir barış süreci pek muhtemel görünmüyor.
Dünkü görüşmelerin müşahhas sonuçlarından biri, Afrika ülkelerine bilabedel un mamulleri göndermek. Bu konuda Katar’ın da devreye girmesi noktasında, mutabakat sağlanmış olması müspet bir gelişmedir. Tabii ki, fakir Afrika ülkelerine bir milyon ton tahıl ürününü hibe olarak göndermek Karadeniz Anlaşmasına alternatif değil. Lakin hiç yoktan da iyidir. Türkiye-Rusya ilişkileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “farklı bir dönemde…” Bu farklı dönemi olumlu anlamda çok geniş yorumlamak mümkün. Enerji, ticaret, turizm ve bölgesel konularda iş birliği vs. Bu, yeni dünya siyaset dengelerinde başlı başına bir gelişme.