"Mevsimlik Demokratlar" şaha kalktı!..

A -
A +

"Mevsimlik Demokratlar" tabirini Mehmet Barlas'tan ödünç aldım. Hakikaten maksadı anlatmada cuk oturuyor... Ne yazık ki, bu ülkede aydınların da, demokratların da, sosyalistlerin de, liberallerin de ekseriyeti "çakma"; yani hakiki değil, daha da önemlisi samimi değil. Esen rüzgâra göre burun kıvırır veya yelken açar. Objektif ve samimi olmaktan ziyade içten pazarlıklıdır. Görünürde idealist, gerçekte oportünisttir... İkbal-istikbal kefesi ağır bastığında, ideali feda etmekten çekinmez. Hakiki aydınlar (eski tabiriyle münevverler) tevazu sahibi olur. Başkasını asla küçümsemez. Mesela kendi görüşünden olmayanlara "Göbeğini kaşıyan adam", "bidon kafalı" filan diye aşağılamaz. Katılmasa da, hiç hoşuna gitmese de aykırı fikirlere daima saygı gösterir. Her şeyi bilir havalarında, her konuda ve herkese akıl vermeye de kalkmaz. Kendisinden daha akıllı ve bilgili insanların olduğunu kabul eder, her sözünü tartarak söyler. Açıkçası bodoslama gitmez. Yani hep ölçülü ve nezaket sahibi olur. Demokrat, muhafazakâr, liberal veya sosyalist olsun; hakiki aydın (veya moda deyimiyle entelektüel) kalemini kılıç gibi kullanıp âleme nizamat vermeye kalkışmaz. Çünkü haddini bilir... Daha önemlisi, bilimsel ölçülere göre analizler yapar. Mesela tek bir olaydan yola çıkarak, genelleme yapmaz. Hele hele vukua gelmemiş bir olaya, kurgu ve rivayetlere dayanarak hüküm vermez. Mesela kız ve erkek öğrencilerin aralarına 45 santimlik mesafe konduğu şeklindeki yalanlara, provokasyonlara alet olmaz. Evrensel normlara göre yapılan bir düzenlemeyi (içki satışı ile ilgili yönetmelik...) incelemeden, anlamadan, sağdan soldan gelen dedikodulara kulak verip bunu "yaşam tarzına müdahale" diye yorumlamaz. Aydın kişi herkesten çok sorumluluk hissettiği için, insanları yanlış düşünceye ve yanlış istikamete sevk etmekten çekinir. Bu sebeple olabildiğince dikkatli davranır. Kişilere, gruplara, partilere göre meseleler karşısında tavır takınmaz. Sağdan veya soldan gelmiş olmasına göre değil, söz ve davranışın özüne ve mahiyetine göre hüküm verir... Peki bizim memleketimizde durum nedir acaba? Yakın geçmişe şöyle bir geri dönüş yaparsak, önemli toplumsal olaylar ve siyasi gelişmeler karşısında kimi aydınlar, aydın geçinenler acaba ne gibi bir duruş sergilemişler? Geleceğe dönük öngörüleri hangi oranda gerçekleşmiş?.. Her seferinde yanılmalarına rağmen, düşünce tarzlarında bir düzeltmeye gitmişler midir? Ne gezer!.. Onlar hep yanılırlar ama, her zaman da kendilerini haklı görürler. Kendilerini vazgeçilmez görürler... Lakin mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu hiç hatırlamazlar. Onlar akıllı, başkaları akılsız. Onlar her şeyi bilir. Başkaları cahil... Onlar gömlek değiştirir gibi fikir de değiştirebilirler. Ve bunda hiçbir beis de görmezler. Onlar istedikleri gibi eleştirebilirler ama, eleştirilerine cevap verilmesinden hiç hoşlanmazlar. Hatta bu eleştirileri baskı olarak algılarlar. Mesela hükümet yetkililerinin yanlış iddialara karşı çıkmasını "otoriterliğe doğru gidiş..." diye değerlendirirler. Zannederler ki, onlar birilerine destek vermezse her şey sekteye uğrayacak!.. Sanki onların gönlü olmazsa memleket batağa sürüklenecek... Amma kazın ayağı öyle değil. Mevsimlik demokratlar her vakit sızlanabilir, nazlanabilir hatta bağırıp çağırabilir; fakat iş olacağına varır. Yani endişeye mahal yok!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.