Milliyetçi Hareket Partisi'ni başlangıçtan bugüne, diğer siyasi partilerden farklı kılan çok temel unsurlar var... MHP, bütün geçmişi boyunca Meclis'te temsil edilmediği dönemler de dahil olmak üzere; her zaman Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü, dolayısıyla iç ve dış güvenliği açısından nevi şahsına münhasır bir misyonu kendiliğinden deruhte etmiştir... Bu özelliği itibariyle MHP'nin; kimi zaman siyasi parti konumunun da ötesinde, bir fonksiyon ifa ettiğini söylemek yanlış olmaz!.. Siyaset bilimi açısından MHP'nin bu konumunu analiz etmek, bir köşe yazısına sığmaz ve zaten bugünkü mevzu da değil. Ancak, MHP'nin son 7-8 aylık dönemde ortaya koyduğu siyaset tarzı ve bunun yansımaları üzerinde durmakta fayda var. MHP 22 Temmuz seçimlerinden sonra, halkın ortaya koyduğu temayülü doğru okudu... Bu noktada 22 Temmuz öncesinde, rayından çıkarılmak istenen demokrasi treninin kendi istikametinde ilerlemesini sağlayacak çok hayati bir duruş sergiledi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin anayasal kurallar çerçevesinde gerçekleşmesine destek verdi ve muhtemel bir yeni krizi kesin olarak önledi. Bu tavrıyla MHP, halktan da büyük destek ve takdir gördü. Sayın Bahçeli'nin siyasi danışmanı olan Doç. Dr. Vedat Bilgin; Taraf Gazetesine verdiği mülakatta şunları söylüyor: "MHP Türkiye'nin sorunlarının Meclis'te çözülmesini istiyor ve Türkiye'deki sivil siyaset zeminini güçlendirecek hamlelerde bulunuyor..." Bilgin, bu tutumuyla MHP'nin devletle değil, militarizmle araya mesafe koyduğunu belirtiyor... Şüphesiz Bilgin'in bu izahları çok önemli. Sivil siyaset zeminini güçlendirmek ve militarizmle araya mesafe koymak... Acaba sivil siyasetin güçlenmesini istemeyen militarist ve otoriter zihniyet odakları; MHP'nin bu yaklaşımına nasıl bir tepki veriyor? Dr. Bilgin, buna da son gelişmelerden yola çıkarak bir açıklık getiriyor: Akdeniz Üniversitesinde öğrencilerin üzerine ateş ederken görüntülenen ve fakat çok garip bir biçimde hemen MHP ile organik bağ içinde gösterilmek istenen bir şahıs üzerinden, verilmek istenen mesajı şöyle özetliyor Bilgin; "Örtülü mesajlar şu: 'Bakın işin içine sizi de çekeriz. Demokrasi lafları size hayırlı kapılar açmaz. Sivil siyasete bağlılığınız, siyasetin meşru zemini olarak Meclis'i göstermeniz, Meclis dışı arayışları reddetmeniz bizi rahatsız ediyor.' diyorlar..." Evet... Mesaj çok çarpıcı... Şu halde MHP ne yapmalı? Cevap son derece basit: Demokrasiden yana tavrını kararlılıkla sürdürmeli. Başka alternatifi de yok zaten!.. MHP'nin, şimdiye kadar demokrasi ve sivil siyasete yaptığı büyük katkı, militarizmi geriletti. Bunu devam ettirmesi lazım ki, demokrasi dışı maceralara yeltenenler; bu memleketin başına çorap örmeye muvaffak olamasınlar. Aksi halde yarın öbür gün, MHP'ye de bir kapatma davası açıldığını görmek şaşırtıcı olmaz!..