22 Temmuz seçimlerinden, ikinci olarak en başarılı çıkan parti; şüphesiz Milliyetçi Hareket Partisi oldu. 1999 seçimlerinde yakalamış olduğu yüzde 18'lik başarıyı tekrarlayamamakla birlikte, 2002'de düşmüş olduğu baraj altı bölgeden çıkarak ve MHP'nin 1980 öncesinde de, geleneksel olarak muhafaza ettiği yüzde 8 -11 oranlarındaki oy miktarının da üstünde; yüzde 14.3'lük bir başarı sağlamış bulunmaktadır. MHP'nin sandıktan elde ettiği bu oy yüzdesinin yanında; Meclis'e taşıdığı milletvekillerine de baktığımızda; hemen hepsinin siyasette, bürokraside, bilim dünyasında ve iş hayatında başarılı ve tecrübeli isimler olduğunu görüyoruz. Bu arada; MHP'den İstanbul milletvekili seçilen ve mazbatasını almaya giderken, trafik kazası geçirerek hayatını kaybeden merhum Prof. Dr. Mehmet Cihat Özönder'in; hem MHP, hem Millet Meclisi ve hem de bilim dünyası adına büyük bir kayıp olduğunu belirtelim... Sosyolog olarak Türk bilim ve kültür hayatına önemli katkılar yapan ve geriye önemli eserler bırakan Prof. Özönder; TBMM'de de verebileceği hizmet imkanına, ne yazık ki fiilen kavuşamadan hayata veda etti. Evet... Bir dönem aradan sonra, güçlü bir kadro ile yeniden Meclis'e giren MHP'den nasıl bir politika ve rol bekleniyor? Şüphesiz MHP, öteden beri savunduğu fikri ve siyasi görüş itibariyle; her şeyden önce ülkemizin birlik ve bütünlüğü, güvenlik ve esenliği; medeniyet yarışında öncü olabilmesi, dünya siyasi ve askeri dengelerinin kurulmasında ve korunmasında güçlü bir konumda olması gibi hedeflerin takipçisidir. Bu manada "milliyetçi" kimliği, kesinlikle "ırkçılık" olarak yorumlanabilecek politik yaklaşımlardan uzaktır. Diğer taraftan, eski solcu ve (Marksist - Maoist ) her renkten komünistlerin ve onlarla ittifak yapmış görünen bazı Kemalistlerin; "ulusalcılık" diye sunduğu ve kimilerinin milliyetçilikle karıştırdığı nevzuhur politik tavrın da; MHP'nin siyasi düşüncesi olmadığına, olamayacağına inanıyoruz. Yani MHP'nin siyaset anlayışının; zamanın ve olayların getirdiği şartlara göre beliren reaksiyoner bir milliyetçilik (Buna ulusalcılık demek daha doğru olur herhalde...) tarzıyla esasen hiçbir zaman bağdaşmayacağını biliyoruz. MHP bu istikrarlı çizgisini, şimdiye kadar pek çok kritik meselede her zaman net olarak ortaya koydu. Bu çok kısa özeti şunun için yapma ihtiyacı duyduk. Bir süreden beri, MHP dışındaki bazı cenahlar, adeta kendi kendilerine bu partiye bir takım roller biçmeye kalkışıyor. Bu tür niyet ve teşebbüslere karşı, Sayın Devlet Bahçeli, her seferinde çok kararlı bir şekilde MHP'nin; ülkede kavga ve gerginliğin körüklenmesine dönük, memleketi bölmeye, halkı kamplaştırmaya yönelik sinsi oyunlara gelmeyeceğini; bu hain tuzaklara düşmeyeceğini kamuoyuna açıkladı. MHP Liderinin ortaya koyduğu bu net duruş, bir çok nifak planının uygulamaya konulmasını önlemiştir. Bu hususun altını çizelim! Halihazırda MHP, önümüzdeki siyasi dönemde, ne kadar mühim ve kilit rol oynayabileceğini hemen gösterdi. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, hâlâ daha siyasi bir kriz devşirmeye çalışanların hevesini kursağında bıraktı. Sayın Bahçeli; seçimlerden önce verdiği beyanatla tutarlı şekilde bir tutum takındı ve Millet Meclisi'ne giderek, 367 meselesinin tekrar sistemi kilitlemesine meydan vermeyeceğini duyurdu. Bu açıklama hem siyaseti, hem de ülkeyi çok rahatlattı. Şu sıralarda en fazla merak edilen ve bazılarınca kasıtlı biçimde kurcalanan mesele; MHP'nin Meclis zemininde, Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekillerine karşı nasıl bir tavır takınacağıdır. Kimileri her zamanki gibi fitne kazanının altındaki ateşi tutuşturmaya çalışıyor!.. Onlara kalırsa, Meclis açılır açılmaz MHP'lilerle DTP'liler birbirine girecek... Böyle bir havayı pompalamak, bizce ihanetle eşdeğerdir! MHP'nin bu dönemde oynayabileceği en önemli rol, ülkenin birlik ve bütünlüğünü pekiştirecek politikalar üretmektir herhalde... Bu noktada onun görevi ve misyonu, DTP'lilerle kavga etmek, didişmek değil; tam tersine onları meşru zeminde politika yapma konusunda cesaretlendirmek olacaktır. Diğer partilerde olduğu gibi, Türk vatandaşlarının reyleri ile seçilen; anayasa ve kanunlar çerçevesinde siyaset yapma görevini üstlenmiş olan DTP'lilerin de, bugüne kadar yaşanan olaylardan gerekli dersi çıkarmış olacağını ve temsil görevlerini ifa ederken; kanun dışı bölücü odaklara, terör örgtüne değil, halkın iradesine kulak vereceklerini düşünüyoruz. Kavga ve şiddetle bir yere varılmadığını, varılamayacağını herkesin öğrenmiş olması lazım ...