Futbol, dünya genelinde en popüler spor olarak, günden güne yerini perçinlerken; diğer yandan özellikle ekonomi ve siyaset alanında, çok büyük etkileşimlere yol açıyor... FİFA, 2002 Dünya Kupasının ev sahipliğini Japonya ve Güney Kore'ye verirken de, UEFA 2008 Avrupa Kupası'nda ev sahipliğini Avusturya ve İsviçre'ye verirken de, keza 2010 dünya kupası müsabakalarının; kara kıtanın ta öteki ucunda, yani Güney Afrika cumhuriyeti'nde yapılması karar altına alınırken de, hep bu siyasi ve ekonomik dengeler belirleyici olmuştur. Fakat Simon Kuper'in, kitabına başlık yaptığı "Futbol asla sadece futbol değil" hükmü, herhalde dün Erivan'da Wrazdan Stadında oynanan millî maç kadar, hiçbir müsabakaya uymamıştır!.. Zira bu maç, 1935 yılında; devrin başbakanı İsmet İnönü'nün gizli bir sınır ziyaretinden (Iğdır sınırından Karakale'ye geçerek Sardarabad barajında incelemede bulunmuş...) 73 yıl sonra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün aramızda diplomatik ilişki bulunmayan Ermenistan'a birkaç saatlik de olsa, bir ziyaret yapmasına vesile olmuştur. 1972 yılında, ABD ile Çin arasında yapılan masa tenisi müsabakasından sonra, iki ülke münasebetlerinde yepyeni bir devir açılmıştı. Nitekim 1973'te Nixon'un bu ülkeye yaptığı resmi gezi ile birlikte, ABD-Çin ilişkilerinde olumlu yönde çok hızlı bir gelişme yaşandı. Bugün aralarında yüz milyarlarca dolarlık bir ticaret hacmi vardır. Yalnızca Çin'in satın aldığı, ABD'ye ait hazine bonolarının tutarı 1.5 trilyon dolardır... Cesamet bakımından, Ermenistan'ın Türkiye için teşkil edeceği pazar şüphesiz pek küçük. Ancak halihazırdaki olumsuz ortama rağmen, 70 bin civarında Ermenistan vatandaşının; üstelik kaçak olarak Türkiye'de ekmek parası için çalıştığını dikkate alırsak, komşu ülke için bunun önemini derhal anlayabiliriz. Ekonomiden ziyade bizim için önemli olan siyasi problemlerdir. "Ermeni Meselesi" ve buna bağlı olarak Ermenistan'ın izlediği anlamsız ve yanlış politikalar, Türkiye'yi ABD, Rusya ve başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri nezdinde önemli zorluk ve engellerle yüz yüze getirmektedir. Diğer taraftan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ihtilafların belli ölçüde çözüme kavuşturulabilmesi, Kafkasya'daki güvenlik ve siyasi istikrar konularıyla çok yakından bağlantılıdır. Bugüne kadarki siyasi kopukluk ve diyalogsuzluğun, ilişkilerin başlamasına ve düzelmesine yardımcı olmadığı açık. Bazı okuyucularımız, bu durumu sona erdirmek için yeni açılımlara ihtiyaç olduğu yönündeki görüşümüze itiraz ediyor... Lakin herhangi bir teklif de getirmiyorlar! Oysa ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek lazımdır. Sayın Gül Erivan'a gitmekle, Ermenistan'ın bundan böyle kullanmak isteyebileceği bir kozu ellerinden almıştır. Üstelik dünya genelinde bu ziyaret olumlu karşılanmıştır. Özetle, dün Wrazdan Stadında oynanan maç; her açıdan futbolun ötesinde bir olaydı... Keza Abdulah Gül ve Sarkisyan'ın, burada yan yana verdikleri görüntünün; futbol seyircisi olmaktan öteye çok daha büyük anlam ifade ettiğine kimse itiraz edemez herhalde. Bu ziyaretin başlatabileceği olumlu süreç, iki tarafın da hararetle beklediği şeydir.