Mısır patlağı!..

A -
A +

İki hafta önceki yazımızın (16 Ocak 2011) başlığı, "...Mısır diken üzerinde..." idi. Tunus'tan sonra şimdi Mısır'da da diktatörlük rejimi sallanıyor. Enver Sedat'tan sonra, 30 yıldır Başkanlık koltuğunda oturan Hüsnü Mübarek; sokağı teskin için, ilk yem olarak hükümeti feda etti ama, bu lokma yetmedi. Ve katiyen de yetmeyecek... Başta Kahire olmak üzere Mısır'ın bütün büyük şehirlerinde, halk sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağına rağmen caddeleri doldurmaya devam ediyor. Dahası zırhlı askerî araçları üzerinde, Mübarek'in de gitmesi için gösteri yapıyor. Cumartesi akşamı, öfkeli kalabalıklar iktidardaki Milli Demokratik Parti (El Hizb-ul Vatani Ed-Dîmokrati)'nin merkezini talan etti. Aynı saatlerde Dışişleri Bakanlığı ve Devlet Televizyonu binaları da, göstericilerin hedefi idi. Dün akşam da yine öfkeli kalabalık, İçişleri Bakanlığı binasını işgal etmeye çalıştı. Yabancı basının haberine göre, çıkan arbedede en az üç kişi burada hayatını kaybetmişti. Ülke genelinde, dün akşam erken saatler itibariyle gösteri ve çatışmalarda hayatını kaybeden mısırlı vatandaş sayısı en az yüz olarak bildiriliyordu... Vaziyet çok vahim. Sizler bu satırları okurken, belki de çok daha dramatik gelişmeler vukua gelmiş olacak! Şu garabete bakınız ki, 28 kasım 2011 tarihinde, yani sadece iki ay önce yapılan seçimlerde; Milli Demokratik(!) Parti'nin yüzde 94.5 oy oranıyla halkın güvenini yeniden kazandığı ilan ediliyordu!.. Ve o halk iki akşam önce, güya oylarıyla güven verdiği iktidar partisinin merkezini tahrip edip ateşe veriyordu... Bir önceki seçimlerde Mecliste 88 sandalye kazanan Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin), bu seçimlerde Mübarek rejiminin baskı-tehdit ve yasaklamaları sebebiyle, bir tek milletvekili dahi kazanamamıştı! Mısır'da resmî olarak kurulmuş 24 tane siyasi parti bulunuyor. Ne var ki, baskı; zulüm ve yoksulluk-sefalet, Mısır halkının öfkesini âdeta kar yuvarlağı gibi büyütüp rejimin tepesine bindirdi. Mısır'da değişim kaçınılmaz. Ancak nasıl bir değişim olacak orası henüz belli değil. Belirleyici güç, hâlihazırda Ordudur. Ve ne ilginçtir ki, olaylar uç verir vermez, Genelkurmay Başkanı Sami Enam apar topar Amerika'ya gitti... Ve ABD yetkilileri, başta Obama ve Hillary Clinton olmak üzere neredeyse kesintisiz açıklamalarla Mısır'daki gelişmeleri kontrol altında tutmaya çalışıyor... Bugüne kadar verdiği yıllık 1.5-2 milyar dolar ile Kahire rejimini problemsiz kontrol ediyordu. Bu da en çok İsrail'in işine geliyordu. Mısır, Tunus'a hiç benzemez. Burada dengelerin değişmesiyle bütün Orta Doğu ve bütün Arap dünyasında taşlar yerinden oynar. Ve oynayacak da... Şüphesiz bu değişim öncelikle İsrail ve Batı'nın işine gelmiyor. 1978 yılından beri (Camp David Anlaşması) İsrail ile hep iyi geçinen bu en büyük Arap ülkesi, bakalım bundan sonra nasıl bir pozisyon alacak? Mısır'ın en eski (1927'de kuruldu) sivil siyasî kuruluşu olarak kabul edilen İhvan-ı Müslimin'in Suriye ve Filistin'deki (Hamas) uzantıları dikkate alındığında, İsrail ve ABD'nin endişe etmesi için yeterince sebep var... ABD'nin olumlu bakacağı "Milli Değişim Hareketi"nin lideri konumundaki Muhammed El Baradey (Eski Atom Enerjisi Kurumu Başkanı-Nobel Barış Ödülü var) ev hapsinde. İstihbarat başkanı Ömer Süleyman, (30 yıldır ilk defa) Başkan Yardımcısı olarak ilan edildi... Kesin olan şu ki, önümüzdeki eylül ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde, ne Mübarek (zaten ağır hasta) ne de oğlu Cemal olacak. Yani bir diktatörün daha sonu!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.