Miting yapabilmek, seçim kazanmak anlamına gelmez!

A -
A +

Türk medyasında, kimi zaman sipariş üzere kurgulanan tezlerin biteviye tekrarlanması, zamanla yaygın ezber haline gelir... Birçok meslektaşımız, gazete sütunlarında ve televizyon ekranlarında, bu ezberleri hiç yüksünmeden; güya yeni fikirler dile getiriyormuş edasıyla seslendirip durduğu için, vatandaşın zihninde yanlış algılar oluşur. Bunlardan biri de Diyarbakır ile ilgili söylemlerdir. CHP'nin dokuz yıl aradan sonra Diyarbakır'da miting yapabilmiş olmasına, bazıları gereğinden çok fazla önem atfediyor. Elbette CHP üst yönetiminin düne göre daha çalışkan olması ve daha çok koşturması, taşradaki teşkilatların da üzerindeki ölü toprağını silkelemiş olabilir. Bunun sonucu da mutlaka sandıkta alınır. Bu ayrı bir bahis. Ama Güneydoğu illerinde de miting yapabilmiş olmak, tek başına seçimi kazanmak anlamına gelmiyor. Nedense birileri bu hususta zihinleri çelmeye çalışıyor... Diyarbakır'da, CHP'nin 2007 seçimlerindeki oy oranı yüzde 2'dir. (Yazıyla yüzde iki.) Bakalım Sezgin Tanrıkulu'nun katkısıyla birlikte, 12 Haziran'da kaça çıkacak? Herhalde yüzde yirmi olmayacak!.. Tekrar altını çizelim, CHP'nin de; MHP'nin de, diğer bütün partilerin de ülkenin her tarafında rahatlıkla miting yapabilir olması lazım. Normali de budur zaten. Güneydoğu Bölgesinde yaşanan sıkıntıların esas sebebi de ortada. Dolayısıyla bu miting meselesinin partiler arasında bir tartışma konusu olması da gereksiz bir durum. Diğer taraftan Diyarbakır'a Türkiye'nin 81 vilayetinden daha farklı bir anlam yüklemek de çok sakil bir yaklaşımdır. Öteden beri politikacıların bilerek-bilmeyerek yapmış olduğu bu hata, kamuoyunda çok yanlış algıların yerleşmesine sebep olmuştur. Bu yanlış artık sürdürülmemelidir. Diyarbakır'ı bu şekilde farklı bir şehir konumuna sokmak, tam da bölücü örgütün istediği bir şeydir... Acaba bunun ne kadar farkındayız. Şu halde yarın Tayyip Erdoğan'ın, 6 Haziran'da da Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'a gitmesini, olağanüstü bir mesele gibi sunmaktan daha yanlış bir şey olamaz. Kürt meselesinin çözümü ile ilgili beyanları ille de Diyarbakır'dan vermek gibi bir zaruret mi var? Türkiye'nin her tarafında bu konu pekala konuşulduğuna göre, niçin ille de Diyarbakır'da söylenen sözler öne çıkarılıyor? Bunların temelinde hep yukarıda bahsettiğimiz yanlış yaklaşımın doğurduğu sağlıksız algı yatıyor. Kemal Kılıçdaroğlu dün Diyarbakır'da bizi şaşırtacak yeni bir şey söylemedi. Daha ziyade kendisini dinlemeye gelenlerin nabzına göre şerbet vermeye çalıştı. Partisi hesabına nisbi bir başarı da sağlamış olabilir. Ama tekrar edelim, bu mitingle CHP'nin Güneydoğu meselesi de çözülmüş değildir. Keza Diyarbakır ve Hakkari'de miting yapmış olmakla, Sayın Kılıçdaroğlu oturduğu liderlik koltuğunu da garantiye alabilmiş değildir. Onun için Diyarbakır mitingini fazla abartmak çok anlamsızdır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.