Başbakanın kullandığı ifadeyle, "Bazı monşerler" paradigmanın değiştiğinin hâlâ farkında değil... Onlara göre tek yol, klasik diplomasinin yapmacık tebessümleri, riyakâr kibarlık ve sonu gelmeyen iyi dilek ve temennilerle kadeh kaldırmalar. Bu kadeh kaldırmalarla bir kısmı "ayyaş"lığa varacak kadar alkole vurmuş. Yani "iyi içerler"! Malum monşerlere göre Başbakan, Perez'in saygısız üslubuna tepki vermekle büyük hata yapmış... Kaldı ki, forumu terk etmekle, Türkiye'nin onuru korunamazmış. Zaten Perez de olgun bir politikacı imiş falan filan... Hasılı "suçlu" olan Erdoğan'mış. Eeh monşer kafası!.. Bu kafalar, dış politikanın temel kurallarından biri olan "Mukabele bil misil", yani karşılıklılık; yani, size yapılan muameleye aynıyla karşılık verme hakkını, niçin unuturlar? Demek ki bunlara göre, Perez'in Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına karşı açıkça saygısızlık yapmasına, ses çıkarılmamalıydı... "Perez olgun politikacı imiş..." O olgun dediğiniz Nobel ödüllü politikacı, geçmişte ne demişti biliyor musunuz? "Gazze'yi denizin dibine dökmek lazım..." Evet, aynen böyle demişti. Monşerlerin iyi bildiği ve fakat dile getirmekten kaçındıkları bir gerçek de şudur: 1930'lu, 40'lı yıllardan kalma, birinci kuşak İsrail yöneticilerinin hemen tamamı "eski" teröristtir. Mesela Ben Gurion, Menahem Begin, İzak Şamir, Ariel Şaron... Perez de aynı kuşaktan... Haganag, İrgun, Stern gibi tedhiş örgütlerinin üyeleri... Şimdi bütün Filistinlilere terörist diyorlar ya... Yaser Arafat'a da hep terörist dediler. Ama Arafat da, 1994 yılında İzak Rabin ve Şimon Perez ile birlikte Nobel Barış Ödülü almıştı, hatırlayınız. İsrail'in devletleşme sürecinde, tedhiş eylemleri ile Filistinlileri katledip topraklarına el koyan teröristler, daha sonra aynı şeyi devlet gücü ile yaptılar. Yani devlet terörü... Erdoğan, kibarlık yapıp buna "orantısız güç" dedi. Filistinlilerin tek suçu, İsrail işgaline karşı direnmek. Bu "direnişçi" kavramının uluslararası hukuktaki yeri nedir acaba? Kaldı ki Hamas, Filistin halkının yüzde 65 oranında oyunu alarak, iktidara gelmiş bir siyasi partidir. Monşerler ikide bir kalkıp, salakça şunu demesinler: "Hamas AB ve ABD'nin, PKK ile aynı terör listesinde..." Bre, siz kimi kimle mukayese ettiğinizin farkında mısınız? Bakınız siz böyle saçmalarken, Norveç İşçi Partisinden milletvekili olan Espen Johnsen, Perez'in Gazze'deki katliamı hararetle savunmasından dolayı, Nobel ödülünün kendisinden geri alınması gerektiğini söylüyor. 710 tanesi çocuk ve kadın olmak üzere, 1300 küsur kişinin misket bombalarıyla, kimyasal silahlarla katledilmesinin, Perez tarafından küstah bir dille savunulmasından, Norveçli vekil Johnsen'in "tüyleri ürperirken", sizler kraldan çok kralcılıkla, Erdoğan'ın niçin "siz" değil de, "sen" diye hitap ettiğinin davasını güdüyorsunuz... Bu kadar İsrail muhipliği fazla değil mi? Ha, İsrail muhipliği değil de, ülkenin âli menfaatlerini düşünüyoruz diyorsanız, "gölgenizden korkma"nıza gerek yok. İsrail diye bir devlet yok iken de, Türkiye vardı. Bizim için İsrail'in olup olmaması o kadar önemli değil, ama Sayın Ali Babacan'ın da dediği üzere, Türkiye'nin desteği olmadan, İsrail Orta Doğu'da varlığını biraz zor sürdürür!.. Yani boşuna telaşlanmayın.