Mücadele ve müzakere...

A -
A +

Bölücü terör örgütü hunharca saldırıyor... Ankara'da, Kumrular sokaktaki arabaları havaya uçurarak, günlük maişet peşinde koşan masum vatandaşları öldürüyor. Siirt Belenoluk'ta, yarım düzine askeri şehit ederken; bir taraftan da okul lojmanlarına girip, orada görev yapan öğretmen ve yakınlarını canlı kalkan olarak kullanıyor. Şu kalleşliğe bakar mısınız!.. Askerler, sırf sivillere zarar vermemek için, teröristlerin ateşine karşılık vermiyor, veremiyor. Bu alçakça saldırıyı kim, nasıl izah edebilir? Bütün bunlar olurken, gazete köşelerini tutmuş kimi ukala tipler, akıllara ziyan şeyler söylüyorlar... Düpe düz işkembeden sallamak denir buna! PKK bütün gücü ile, asker -polis ve sivillere saldırıp katliam yaparken, onun şehirlerdeki uzantısından başka şey olmayan KCK'lıların takibata uğraması; tutuklanması, köşebaşı ukalalarını çok rahatsız ediyor. Siirt'te, arkadaşlarıyla yemek yemeye gitmekten başka bir suçu olmayan dört tane kızın vahşice katledilmesi, (Bulundukları arabaya iki el bombası ve tam 134 tane kurşun sıkılmış...) nedense bu tipleri o kadar rahatsız etmiyor. Dağdakiler kadın - erkek, sivil -asker ayırımı yapmadan saldırırken; sözüm ona düz ovada siyaset yapanlar, dağdakilerin silahını şantaj olarak dayatırken, devletin güvenlik güçlerinin görevini yapmasına itiraz eden; hâlâ daha teröristin silah kullanmasıyla devletin meşru güç kullanmasını aynı kriterle irdelemeye kalkışan eblehlere ne denilir ki? Kim ne derse desin, devlet terör örgütünün ve uzantılarının şantajına boyun eğmez. Başbakanın ifade ettiği gibi, terörle sonuna kadar mücadele etmek, siyasi alanda da müzakere etmek, doğru ve akılcı yoldur. Bugüne kadar pek çok yanlışlık yapılmış olmakla beraber, terörü sona erdirmek için; devletin güvenlik tedbirleri dışında, ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda da yoğun bir faaliyet gösterdiği ortada. Kimin niçin sızdırdığı hâlâ belli olmayan kasetler, devletin ilgili birimlerinin terör örgütü ile de görüşme yaptığını apaçık göstermedi mi? Siyasi alanda müzakere yapılacak ama, nasıl? BDP'li milletvekilleri niçin hâlâ Meclis'e gelmiş değil? Başbakan son derece net konuşuyor: "...Biz terörle mücadele ederiz, siyasi iradeyle de müzakere ederiz. Bizim anlayışımız budur. Terörle mücadele sonuna kadar, ama siyasetle de müzakere. Siyasete gelen bizimle konuşabilir, ama gelmeyen bizimle konuşmaz..." Bakalım BDP, 1 Ekim'de nasıl bir tavır sergileyecek? PKK'nın en vahşi, en kanlı saldırılarını dahi doğru dürüst kınamayan BDP, gerçek anlamda bir siyasi irade ortaya koyabilecek mi? Yoksa şimdiye kadar olduğu gibi, bir kulağı İmralı'da, bir kulağı Kandil'de; kararsız ve pasif duruşla vaziyeti idare etmeye mi çalışacak? BDP bugünkü haliyle, ne terörün sona erdirilmesi, ne de Kürt meselesinin çözümü konusunda etkili bir rol oynayamaz ve bu gidişle de hem bütünlüğünü, hem de tabandaki gücünü koruyamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.