Görünen o ki, bu belgesel tartışması daha çok toz kaldıracak... İşaret fişeğini Deniz Baykal atmıştı. Devlet Bahçeli de, dün "Mustafa" belgeselinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Zaten CHP ve DSP'nin İzmir İl Teşkilatları da, belgeselin yasaklanması için kolları sıvamış durumda... Bu arada bir deprem profesörü ile Guinness rekorlarını kaydetmekle tanınan bir çevreci profesör de, bahse konu belgesel hakkında suç duyurusunda bulundular. Yani anlayacağınız ortalık hareketli. Bugün bir okuyucumun hatırlatmasıyla, sizlere bir başka belgeselden de söz etmek istiyorum. Zira, gerçeklerin dillendirilmesinden fena halde rahatsız olan birileri, onun hakkında da suç duyurusunda bulunmuştu... Nebil Özgentürk, Deniz Bank'ın katkılarıyla "Türkiye'nin Hatıra Defteri" isimli çok çarpıcı bir belgesel yaptı. Bu belgesele ülkemizin önde gelen 13 tane film yönetmeni de, birer kısa filmle katkıda bulundular. Bunlardan biri de, Sinan Çetin'in yönetmenliğini yaptığı; "MUTLU OL! BU BİR EMİRDİR" adlı kısa filmdi. (İsteyen Google'dan Sinan Çetin ismine tıklayıp bu filmi izleyebilir.) Görmemiş olanlar için özetleyelim: Filmin hikâyesi, 1930'lu yıllarda, hükümetin ülkeye Batı Müziğini yerleştirmek maksadıyla, radyolardan Türk Müziği'nin yayınlanmasını yasaklanmasıyla ilgili. 2 Kasım 1934 tarihinde Anadolu'da bir köyde geçtiği kaydedilen bir olayı anlatıyor. Saz ve def eşliğinde bir grup, "Gesi Bağları" türküsünü söylerken, birden çok üst perdeden gelen (SUS!) komutuyla, herkes afallıyor ve ortalığı derin bir sessizlik kaplıyor. Aynı anda türkü söyleyen grubun etrafı, silahlarını doğrulmuş askerlerle çevrilmiştir... Devamı şöyle: Başlarındaki komutan "Ne çalıyorsunuz?" diye soruyor. Epey bir tereddütten sonra, elinde saz olan kişi tedirgin bir sesle; "Türkü, halk türküsü!" diye cevap veriyor. Askerlerin başı yine bağırarak, "Yassak! Halk türküsü yasak" diyor. "Böyle şarklı gibi yere oturarak çalma. Sen köylü müsün?" filan diyor. "Bundan sonra hepimiz Batı Müziğini çalacağız, modern olacağız, mutlu olacağız..." diyor. O arada asker, müfrezenin baskını ile keyfi kaçan dinleyici vatandaşlara da namluyu doğrultarak şu ihtarda bulunuyor: "Resmi olarak söylüyorum, niye mutlu olmuyorsun... Suratını asma yavrum, gülümse. Mutlu ol, bu bir emirdir!" Derken askerin elinde bir kâğıt beliriveriyor, Batı'nın ünlü müzisyenlerinin isimleri yazılı ama, askerler okumakta çok zorlanıyor... Neyse oradakiler Mozart'ın ve Bach'ın, Beethoven'ın ismini anlıyor. "Bunları da çalarız" deyip, saz ve defle Mozart'tan ve Beethoven'dan birer parça çalıyorlar, bu arada askerler de kendilerini müziğin ritmine kaptırıyorlar.... Filmin sonunda yazıyla aktarılan mesaj her şeyi anlatıyor. Şöyle: "İnsanların müziğine, kültürüne, yaşam tarzına yasaklar koyan siyasi otorite, hayatın karşısında daima tuhaf duruma düşmüştür." İşte bu kısa filme karşı, "Cumhuriyete, Atatürk'e ve askerlerle hakaret ediyor..." diye suç duyurusunda bulunulmuştu, Sinan Çetin'in yakalanması istenmişti!..