NATO, AB, İsveç, Yunanistan ve dahası…

Sesli Dinle
A -
A +

Dış politika özetle, devletlerin kendi menfaatlerini koruma ve garanti altına alma gayretleridir… Diğer taraftan, devletler arası anlaşma metinlerinde, muğlaklık (ambiguity), belirsizlik ve dahi tuzaklar da fazladır!..

 

 

 

Evet, dış politika özetle devletlerin kendi millî menfaatlerini koruma ve garanti altına alma gayretleridir. Bu yüzden de öncelikle tarihten ders alma vesilesidir… Tarihe ilgi duyanların merakını gıdıklamak için, küçük bir soru soralım; 105 sene evvel, yani 1918’de; devrin Bahriye Nazırı Rauf Orbay, Mondros Mütarekesini imzalarken, muhatabı olan İngiltere Akdeniz Filosu Kumandanı Amiral Calthorpe’un yalnız “şeref sözüne güvenerek”, daha sonra İstanbul işgalini getirecek mahut anlaşmaya nasıl imza attı?.. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen sene bu zamanlarda, NATO’nun Madrid Zirvesi sonrasında, İsveç’in NATO üyeliği konusuna dair çok önemli bir şey söylemişti: “Daha önce Yunanistan ile ilgili olarak NATO konusunda bir yanlış yaptılar, bizden önceki yönetimler. Ve Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı NATO’yu da arkasına alarak takındığı tavrı biliyorsunuz. Bu konuda ikinci bir yanlışı Türkiye olarak işlemek istemiyoruz…”

 

Bilindiği üzere, Kıbrıs Barış Harekâtından sonra, NATO’nun askerî kanadından ayrılan Yunanistan, daha sonra dönmek istemiş, ancak dönemin sivil hükûmetleri buna onay vermemişti. Amma velakin, malum şekilde yapılan 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, sadece bir ay içinde Yunanistan’ın dönüşüne askerî yönetim onay vermişti!.. (Bizim çocuklar o işi becermişti yani…) Tarihten ders almak, ama nasıl? MGK Başkanı Org. Kenan Evren de, dönemin NATO Avrupa Müttefik Kuvvetlerinin komutanı Bernard Rogers’ın “ASKER SÖZÜNE” güvenerek, Yunanistan’dan hiçbir yazılı garanti almaya gerek görmeden, ilk iş olarak bu dönüş kararına imza atmıştı. Çok derin ve ibretamiz bir meseledir. Ama yeteri kadar irdelenmemiştir. Yaklaşık bir buçuk seneden beri, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması meselesinde, konuşulan ve yazılanlara bakınca, geçmişle bugün arasında tezahür eden farklılıkları görmemek mümkün değil. General Rogers, Kenan Evren’e; güya asker sözüyle, Yunanistan’ın Türkiye’nin AB’ye girmesi konusunda zorluk çıkarmayacağı garantisini veriyordu. Söz uçar, yazı kalır! Ondan 82 sene önce de Amiral Calthorpe, İstanbul’un işgal edilmeyeceğini güya şeref sözüyle sağlama bağlamıştı! Hiç ibret alınsa, tarih tekerrür eder miydi?
Türkiye, NATO ve İsveç arasında imzalanan 10 Temmuz 2023 üçlü mutabakatıyla, İsveç’in savunma paktına üyeliği olumlu bir sürece girmiş bulunuyor. Vilnius Zirvesi’ndeki gelişmelerle ilgili çok şey yazılıp çizildi ve daha devam edecek. Uluslararası ilişkilerdeki müzakere ve anlaşmalarda tarafların mutlak şekilde her istediğini alması mümkün değildir. Burada izafiyet söz konusudur. Kısmen diplomatik esneklikler, kısmen muğlaklık (grilik-ambiguity) ve kısmen de hamaset ve karşılıklı komplimanlarla herkes kendi istikametinde mesafe almaya çalışır… Üç sene evvel Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir telefon açmak için üç ay zamanı geçiren Joe Biden, şöyle bir tweet atıyor mesela: “Türkiye’nin, İsveç’in üyeliğini kabul etmesiyle tarihî niteliği daha da artan NATO zirvesinde, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yeniden bir araya gelmek harikaydı…” Türkiye prensipte, İsveç’in üyelik süreci için onay iradesini ortaya koymuş bulunmakta. Ancak bu prosedürün tamamlanmasında son noktayı Meclis koyacaktır. Dolayısıyla süreç devam etmektedir ve bu zaman zarfında İsveç’in atacağı adımlar önem arz etmektedir.

 

28 Haziran 2022 tarihinde Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında on maddelik üçlü bir muhtıra imzalanmıştı. Bu muhtıranın özellikle dördüncü, beşinci ve sekizinci maddelerinde, İsveç ve Finlandiya’nın PYD/YPG ve FETÖ terör örgütüne karşı yürüteceği mücadele açık ve net biçimde belirtiliyordu. Bu ülkelerin Türkiye aleyhine terör faaliyetlerine izin vermemesi kayda geçiriliyordu. Adı geçen örgütlerle iltisaklı kişi ve kuruluşların İsveç ve Finlandiya sınırları içinde faaliyet göstermelerine, mesela eleman devşirme ve para toplama gibi çalışmalarına izin verilmeyeceği belirtiliyordu. Geçen zaman zarfında İsveç bu doğrultuda bir anayasa değişikliği ve daha sonra da kanun değişikliği yaptı. Ancak Türkiye aleyhine terör faaliyetlerinin önlenmesi noktasında, İsveç beklenen etkinliği ortaya koyamadı. 10 Temmuz 2023 tarihli Türkiye, NATO ve İsveç arasında imzalanan yedi maddelik mutabakatta, yukarıda bahsedilen 2022 tarihli metindeki hükümler teyit ediliyor. İlave olarak NATO tarihinde ilk defa terör konularıyla görevli bir koordinatör atanması kararlaştırılmış bulunuyor.

 

Diğer taraftan İsveç, Türkiye-AB Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi ve vize serbestisi dâhil AB’ye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması konusundaki çabalara aktif olarak destek vermeyi taahhüt etmiştir. İsveç bu taahhütleri ne oranda yerine getirecektir acaba? Türkiye’ye silah satışı yasağını kaldırmış olması müspet bir adımdır. Avrupa Birliği’nde kararlar oy birliği ile alınmakta. İsveç bu bakımdan 27 üyeden biri. Tek başına ne denli etkili olabilir? Hele hele Almanya ve Fransa gibi çelik çekirdek varken...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Osman Derya13 Temmuz 2023 17:27

ABD , NATO ve AB bir dairede aynı yayı gören cevre acilardir.Bu acıları 50 yıldır tanıyoruz.Cunku müşterek çalışıyoruz.Nato için Kore de nice şehitlerimiz.Amerikanin başta Kibris olmak üzeri hiçbir ortak çalışmamız yoktur.Amerika bizi sevmez,kullanmaya bakar..Ama AB ve Amerika min 50 yıllık engellerini karşılık bugün nükleer enerji ile elektrik üretecek santrali Rusya ile yapıyoruz.20 yılda ki savunma sanayindeki çalışmalarımız çok kıymetlidir.Avrupa ile ticaretimiz var..Avrupa'da teröre 40 yıldır destek veriyor.Amerika parasını verdimiz uçakları engelliyor..Amerika'da seçimler var..Ama sanato ne derse o...Dünya böyle...