NATO daha ne kadar büyüyecek?

A -
A +

Belki de soruyu şöyle sormak lazım; NATO’nun büyümesi-genişlemesi kime yarar/yarıyor? Hâlihazırda dünyadaki en büyük milletlerarası teşkilat olan BM, barışı koruma ve sağlamada ne derece başarılı?

 

 

 

NATO’dan başlayıp Birleşmiş Milletlere dalış yapmak tuhaf gelebilir. Ama bunun bir sebebi var tabii!.. Mesela; Birleşmiş Milletler İsrail’in Gazze’de yaptığı katliam ve soykırıma müdahale edebiliyor mu? Dünyadaki 198 ülkenin 193’ü, hâlen BM’ye üye durumda. Bunlardan 146 tanesi Filistin’in bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanınmasını istiyor ve bunun için de BM Genel Kurulu’nda daha yakınlarda mükerrer bir karar alındı. Peki, netice ne oldu? İsrail ve beş-altı ada devletçiği ile birlikte, bu karara karşı çıkan ABD, Filistin devletinin gerçek manada kurulmasına mâni oluyor… O vakit, BM’den NATO’ya geçiş yaparak bir konuyu hatırlatalım: 1999 yılında, BM Güvenlik Konseyi kararı dahi olmadan NATO; tam 78 gün boyunca, Kosova’nın bağımsızlığını önlemek için askerî müdahalede bulunan Sırbistan’ı bombalamıştı. Sonuç olarak, Sırp ordusu Kosova’dan çekilmişti… Peki, Kosova’nın yüz misli fecaatin yaşandığı Gazze’ye müdahale edilmesi yani İsrail’in de havadan bombalanması, NATO’nun aklına geliyor mu? Hiç gelebilir mi? Tam tersine, başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere, NATO üyesi olan devletler İsrail’e sınırsız askerî ve siyasi destek veriyorlar. Şüphesiz bütün bunlar dünya düzeninin çarpıklığından kaynaklanıyor… Zira BM Güvenlik Konseyinde diğer dört daimî üye ile birlikte, kararları veto etme yetkisine sahip olarak sistemi kilitleyen Amerika, NATO’nun da patronu olarak (Savunma bütçesinin dörtte üçünü karşılıyor), bu kuruluşu istediği gibi çekip çeviriyor! Parayı veren düdüğü çalar derler ya… ABD, NATO’yu görev alanı dışında, tam yirmi yıl boyunca, sözde terörle mücadele diyerek Afganistan’da savaştırdı. Sonuç tam bir hezimet!

 

Kırk küsur seneden beri, bölücü terörle mücadele eden Türkiye Cumhuriyetine, NATO ne gibi bir destek verdi? Burada da aynı hikâye. ABD ve Avrupa ülkeleri, tam bir ikiyüzlülükle, terör örgütüne gizli açık her türlü desteği verdiler ve vermeye devam ediyorlar… Şu sıralarda 75. yılı kutlanan NATO’ya, Türkiye 72 seneden beri üye. Cumhurbaşkanının önceki gün tekrar belirttiği üzere, Türkiye NATO’ya en büyük katkıyı yapan ilk beş ülkeden biri ve en büyük kara ordusuna sahip devlet. Hani “savunmanın bel kemiği” konumuna dikkat çekiliyor ya. İşte meselenin püf noktası… Suriye’de iç çatışmalar başlayıp Türkiye sınırında büyük bir güvenlik problemi ortaya çıktığında, müttefikimiz olan teşkilat üyeleri ne yaptılar sizce? Geçici olarak gönderilen bir hava savuma bataryası dahi geri çekildi?

 

Şimdi başlıktaki soruyu ve devamını soralım: NATO daha ne kadar genişleyecek ve bu genişlemenin faydaları kime yansıyacak? Hâlihazırda Gürcistan ve Ukrayna NATO’ya üye olabilmek için umutsuzca çırpınıyor. Rusya Gürcistan’ı fiilen üç parçaya böldü. Ukrayna’nın da bir bölümünü işgal ve ilhak etti. Ve işgal etmeye devam ediyor. Ukrayna, maruz kaldığı feci yıkımı on yıllarca telafi edemez. Gürcistan ha keza… 1990’lı yıllarda Avrupa’nın göbeğinde soykırım faciasına maruz kalan Bosna Hersek Cumhuriyeti, elan NATO’ya katılmak için bir davet almış durumda… Peki, bu davetiye, her fırsatta yeni bir ayrılıkçı kalkışmaya hazır durumdaki Bosna Sırplarını keser mi? Dememiz o ki, beynelmilel teşkilatların büyümesi veya genişlemesi tek başına bir şey ifade etmiyor. Esas olan yüklendiği misyonu ifa edebilmesidir...

 

NATO’nun kurucu üye sayısı 12 idi. Bugün bu sayı tam otuz ikiye yükselmiş durumda. ABD ve Kanada dışındaki otuz üye Avrupa’da… Ordusu olmayan İzlanda da teşkilat üyesi. Kuruluşundan bu yana özellikle soğuk savaş sonrası dönemde daha sık olmak üzere tam on defa genişlemeye gitti… Bir zamanlar Varşova Paktı bünyesinde NATO’ya rakip durumda olan Doğu Almanya, Çekoslovakya (Bugün Çekya ve Slovakya), Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya, Arnavutluk, Letonya, Estonya ve Litvanya gibi ülkeler NATO’ya dâhil olmuş durumda. Keza daha önce, Yugoslavya Devleti bünyesinde Bağlantısızlar Hareketi içinde olan, Hırvatistan, Slovenya, Karadağ ve Kuzey Makedonya da büyüyen NATO’nun içinde artık. Son olarak NATO, dokuzuncu ve onuncu genişleme programıyla Finlandiya ve İsveç’i bünyesine kattı. Özellikle İsveç’in üyeliği Türkiye’nin çok ciddi muhalefeti ile karşılaştı… Fransa, 1966’dan 2009’a kadar NATO’nun askerî kanadı dışında kalmıştı. Ama tekrar dönme ihtiyacı hissetti. Lakin bir önceki ABD Başkanı Trump’ın, yeterince askerî harcama yapmadıkları için sürekli Avrupa ülkelerine  “sataşması” sebebiyle, Fransa Başkanı Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti…” diye tepki göstermişti. Şimdi gelinen noktada, acaba NATO’nun bünyesi ne kadar sağlıklı? Ukrayna savaşı sebebiyle AB üyesi ülkeler tekrar ABD’nin arkasında hizalandı… Gelgelelim bu yeterli midir? Trump tekrar başkan seçilirse (ki, öyle görünüyor) NATO’da bu defa hangi arazlar ortaya çıkacak? Bir zamanlar (1994) BARIŞ İÇİN İŞ BİRLİĞİ konumunda, Rusya dahi NATO’ya yaklaşmış görünüyordu. Şimdi ise en büyük tehdit…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe11 Temmuz 2024 10:25

NATO, ABD'nin silah satma ve katletme aracı...