NATO Zirvesi ve hızlı gelişmeler...

A -
A +

Istanbul Zirvesi, şüphesiz NATO tarihinde yeni bir dönüm noktası. Ama bazı sürprizler ve hızlı gelişmeler neredeyse zirveyi gölgede bıraktı... Birinci sürpriz Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'nin NATO'dan yardım istemek için İstanbul'a gelip NATO üyesi ülkelerin yetkilileriyle görüşmeler yapması oldu. Bu durum zirve öncesinden beklenen bir şey değildi. En azından bazıları için!.. Ama belli ki, bu zirveye gelinceye kadar, 20 gün önceki G-8 zirvesi ile dört gün önceki ABD-AB zirvesi ile birlikte belli bir istikamette taşları döşeyen Amerika, Irak konusundaki planlarını hayata geçirmek için her fırsatı kullanıyor. Irak'taki yetki devrinin iki gün önce gerçekleşmesi de buna dahildir. Her ne kadar terör endişesiyle iki gün erkene alındığı ifade edilse de, bunun ötesine varan sebepleri görmek lazım. Yetki devrinden sonra yarım saat içinde Irak'ı terkeden Paul Bremer'in bu kaçışı size gelecekle ilgili bazı işaretler vermiyor mu?! Evet, zirve bildirileri yayınlandı. Öne çıkan konular satır başları ile şöyle; Birincisi NATO Afganistan'daki rolünü genişletiyor. Zirvenin en net sonuçlarından biri bu. Bunun için gerekli ekonomik ve askerî katkı ittifak üyeleri tarafından sağlanacak. Ve Kabil dışındaki bölgelerde de, yani ülkenin bütününde güvenliğin sağlanması için bölgesel yeniden yapılanma operasyonları gerçekleştirilecek. Bunun için dört veya beş bölgede timler görevlendirilecek. Sonbaharda yapılacak seçimlere bu çerçevede destek verilecek. İkinci olarak, 2002 yılındaki Prag Zirvesinde alınan "Terörle Mücadele" kararının nasıl realize edileceği hususu belirgin hale getirildi. "Yeni Dönemde Güvenliğimiz" başlığı altında ifade edilen stratejiye göre, eskiye nazaran daha geniş bir coğrafyadan tehdit alındığı ve canla başla bunun için mücadele edileceği kararlılığı teyid edildi. Sonuç olarak yeni dönemde, NATO artık Avrupa içinde değil de, kıtanın dışından gelen tehditlere karşı görev alacak. Bunun da adını daha bariz şekilde koymak gerekirse; yeni tehdit terörizmdir ve NATO'nun yeni düşmanı da terördür. Sovyetler Birliğ'nin dağılmasından sonra hasımsız ve misyonsuz kalan NATO'nun yeni görevi artık tanımlanmış bulunuyor. Zaten 2002'de terörle mücadele NATO anlaşmasının 5. maddesi kapsamına alınmıştı. Yani bir ülkeye terör tehdidinin yönelmesi, İttifak'ın üye ülke ile dayanışma içine girmesi için yeterli sebepti. Bu zirvede terörle mücadelenin nasıl yürütüleceğine dair esaslar belirlenmiş oldu. Zirvenin bir başka önemli sonucu, NATO-Irak münasebetlerinin şekillenmesi oldu. Amerika bu konuda isteklerinin önemli bir kısmını elde etti denilebilir. İlk etapta, NATO Irak güvenlik kuvvetlerinin (asker ve polis) eğitimine yardımcı olacak. Ancak yardım bununla sınırlı kalmıyor. Irak'la ilgili bildiride, ucu açık bir karar sözkonusu. Irak'ın talebi halinde ileride NATO, eğitim faaliyetlerinin dışında operasyonel görevler de üstlenebilir... İşte burası önemli. Çünkü hali hazırda NATO şemsiyesi altında bir operasyonel güç görevlendirme sözkonusu değil ise de, bugün NATO'ya üye 16 ülkenin askerleri fiilen Irak'ta görev yapıyor. Yarın bir şekilde bu görev güçlerinin NATO şemsiyesi altına alınması pekala mümkün... Irak'ta iyice bunalan Amerika, ilk önce Birleşmiş Milletlerden Irak'la ilgili olarak 1546 sayılı kararı çıkarttı. Bu karar NATO'nun bu ülkede görev üstlenmesi yolunu zaten açmış oldu. Üstelik Fransa ve Almanya, bunun için BM kararını şart koşuyordu. Bu şart daha önceden gerçekleşmiş bulunduğuna ve ABD ile AB arasındaki derin görüş ayrılıkları büyük ölçüde giderildiğine göre, bir sonraki adım rahatlıkla atılabilir. Yani, Paul Bremer gibi, yakın gelecekte Amerikan Merkezi Kuvvetler Komutanı (CENT-COM) John Abizait de görevi NATO'ya devredip, kaçarcasına Irak'ı terkederse şaşırmayın! Zirvenin BOP veya GOKAP cephesini bir sonraki yazıya bırakmak zorundayız. Çünkü yer kalmadı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.