Evet... Ergenekon davası ile ilgili iddianame; üç günden beri artık kamuoyunun bilgisine de sunulmuş durumda. Okumayı pek fazla sevmeyen halkımızın büyük ekseriyeti; tabii ki bunu da okuma zahmetine girmeyecek. Hatta bırakın sıradan vatandaşı, elit kesimin dahi büyük çoğunluğu bu iddianameyi okumayacak... Okumayacak ancak; gazete ve televizyon haberlerinden yakalayabildiği, bölük-pörçük bilgi kırıntılarıyla ahkam kesecek! Nitekim bu fasıl başladı bile... Düne kadar, "Daha ortada bir iddianame bile yok..." diye tezvirat yapanlar; şimdi de başka telden çalıyorlar. Diyorlar ki: "Bir iddianame hazırlandı diye, her şey olmuş-bitmiş değil. İnsanların haysiyeti ile oynuyorlar..." "Her şeyin henüz bitmediği" doğru! Hatta birçok şeyin, henüz daha başlamadığı da bir gerçek... Elbette, haklarında kamu davasının açılmış olmasıyla; "şüpheli" konumundan "sanık" konumuna geçen şahıslara, kimse bu safhada "suçlu" diyemez. Bunların bir kısmı, yargılama süreci sonunda beraat edebilir. Şimdi moda olan ifadeyle aklanabilirler. Haklarında mahkumiyet kararı çıkacak olan kişiler de, hüküm kesinleşinceye kadar "sanık" durumunda olacaktır. Bunlar aslında herkesin bildiği hususlar. Fakat nedense, birileri kafa karıştırmak için tezvirat yapmaya devam ediyor!.. Bugüne kadar iddianameyi, Agartha-magarta hikâyeleri ile sulandırmaya çalışanlar, "dava safsata ile kurulamaz..." diye esip gürleyenler; artık sakinleşip orta yerdeki 2455 sayfalık metni hiç olmazsa, genel hatları ile inceleyip değerlendirsinler. Çünkü bu metinde, hakikaten dudak uçuklatan iddia ve olaylar var. Öyle ki; "Yok canım, bu adamların hepsi saygın kişiler... Bunlar çete mete kurmaz. Darbe yapmaya filan da kalkışmaz..." diye arkalanan isimlerin, orijinal ses kayıtlarıyla, kendi el yazılarıyla söyledikleri, yazdıkları ve dahası yaptıkları şeyler var!.. Herhalde bunca konuşmalar, toplantılar, suikastlar, kundaklamalar, mitingler filan; sadece geyik muhabbeti olsun diye icra edilmedi... Bazı yaşlı sanıkların emniyetteki ifadelerinde, sorulan nerdeyse bütün soruları; "HATIRLAMIYORUM..." diye geçiştirmesi, mahkemede de aynı rolün geçerli olacağını göstermez. Çünkü, orada muhtemelen bazı tanıklar ve hatta bazı sanıklar, o hatırlanmayan olayları hatırlayacak ve hatırlatacaktır!.. Kim bilir belki de bazı sanıklar, yaptıklarına pişman olup itiraflarda bulunacak; yani kimilerine göre "örgütü satabilecektir"!.. Yani gerçekler er-geç ortaya çıkacaktır. Umarız ki, hayli gecikmeli de olsa adalet tecelli edecektir. Zira bu memlekette, karanlık odakların tezgâhlarıyla kurulan örgütlerin söndürdüğü hayatların sayısı çok kabarık... Bazıları, bu ülkede akan kandan, kara ve kirli paralar kazandı. Onlar servetlerini daha da büyütmek için hep krizlere oynadı... Ama galiba o bazıları için oyun bitti! İddianamenin ilk yüz elli sayfası bile, tek başına her şeyi anlatıyor: "Örgütün hukuk yapılanması, medya yapılanması, askeri yapılanma, devlet içinde gizli yapılanma; yargı yapılanması, istihbarat yapılanması, emniyet yapılanması, üniversite yapılanması ve sivil yapılanma..." Bunların her biri için, ayrı yazı yazmak gerekiyor... İyi pazarlar.