Niçin "Erken Seçim" pompalanıyor?

A -
A +

Hepinizin bildiği bir durumu, tekrar hatırlatarak yazıya başlayalım: Türkiye'de, 1982 Anayasasının hükümlerine göre; seçimler beş yılda bir yapılır. Ancak bu hüküm şimdiye kadar hiç uygulanmadı. Yani, bu anayasaya göre yapılan son altı genel seçimin tamamı; dört yıl veya daha kısa sürede yapıldı... Halihazırda normal seçim tarihine yaklaşık iki sene var. Kasım 2007... Ama nedense son birkaç aydır bazı odaklar ısrarla ve inatla Türkiye'nin gündemine erken seçim meselesini sokmak istiyorlar. Bunun sebebini de çok net biçimde şöyle açıklıyorlar: "2007 yılı Mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini bu dönem milletvekillerine yaptırmamak..." Daha açık bir ifade ile, Türkiye'nin müstakbel 11. Cumhurbaşkanını Adalet ve Kalkınma Partisi'ne seçtirmemek.... Hatta bu hedefi, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, daha Kasım 2002 seçimlerinin dumanı tüterken ifşa etmişti. Hafızanızı biraz zorlayın, hatırlayacaksınız! Bazı köşe yazarları, sanki özel vazife edinmiş gibi; belli aralıklarla erken seçim konusunu tekrar tekrar işliyor. Mesela Bilderbergler toplantısına katıldıktan sonra, yazılarının teması değişen bir köşe yazarı bunu hep yapıyor... "Biraderler Dünyası" ile içli-dışlı olan bir başkası da yine mükerrer şekilde; erken seçim ve Cumhurbaşkanlığı meselesini işliyor. Bu ikincisi özellikle Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanı seçilip seçilemeyeceğini irdeleyerek; kendince 2007, 2017 ve hatta 2022 yıllarına kadar Çankaya dizaynları yapıyor! Yazdıkları bir yerlere mesaj mı, yoksa bazıları için oltanın ucuna takılan yem misali tuzak mı; artık o değerlendirmeyi kendisini ilgili görenler yapsın. Ama belli ki, bu tür gündem empoze etme gayretleri; yer yer kışkırtıcı biçimde devam ettirilecek. Konunun muhatapları buna hazırlıklı olmalı... TÜSİAD'ın son açıklamaları bazı yönleri ile AK Parti'yi ve Başbakanı epeyce kızdırdı. Ama açıklamanın memnuniyetle karşılanan kısımları da vardı... Mesela erken seçimi asla istemediklerine dair kısım. Türk Ekonomisinin tüzel kişilik olarak tecessüm etmiş adresi olan TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) da aynı istikamette düşünüyor. Genel olarak bütün iş dünyası da... Başta CHP olmak üzere, erken seçim isteğini seslendiren siyasi partilerin böyle bir şeye hazır olmadığı da meydanda. Kaldı ki, kamuoyu yoklamaları bugünkü şartlarda alternatif bir iktidar ihtimalini göstermiyor. Mevcut parlamento aritmetiğinde de, hükümete güvensizlik tezahür edecek veya başka hükümetler çıkarabilecek bir tablo yok. İktidar partisi de erken seçimi "ülkeye ihanet" gibi uç ifadelerle değerlendiriyor. Peki bütün bunlara rağmen, bu Meclis'ten bir erken seçim kararı nasıl çıkacak?! İktidarlar için genelde üçüncü seneler çok zor olur. AK Parti iktidarı bu yılı, zaman zaman meydana gelen zorlanmalara rağmen iyi geçirdi. Ekonomik göstergeler, beklenti ve tahminlerden çok daha iyi çıktı. Bu durumu sadece yerli müesseseler değil, beynelmilel ekonomik kuruluşlar da teyit ediyor. Üstelik bu kuruluşlar 2006 yılı için de son derece iyi referanslar veriyor... Yani şimdiye kadar genelde hükümetlerin ömrünü kısaltan ekonomik şartlar olumlu ve iktidarın istediği gibi. O halde erken seçime zorlayacak şartlar ne olabilir? Geçen üç yıl içinde AK Parti iktidarı, büyük çoğunluğu sayesinde; Meclis çatısı altında çok ciddi bir muhalefet engeli ile karşılaşmadı. Hükümeti daha çok Meclis dışı muhalefet çevreleri zorladı... Zaman zaman sokaklara taşarak!.. Bu çevreleri tek tek saymama gerek yok, zaten biliyorsunuz. Önümüzdeki dönemde; yine Parlamento dışı muhalefet, iktidarı zorlamaya çalışacaktır. Hükümetin bu tür muhalefete hazırlıklı olması gerekiyor... Yani sadece Meclis çoğunluğu her zaman yetmiyor. Başbakan sık sık, 2006 yılının kendileri için seçim değil; kongreler yılı olduğunu belirtiyor. Halen AK Parti'nin belde kongreleri yapılıyor. Bunu takiben ilçe ve il kongreleri sahne alacak. Bu süreçte iktidar partisinin teşkilatları daha takviyeli ve oturaklı hale gelebilir. Ama bilinmelidir ki, bu dönem sonuna kadar siyaseti zirvede yürütecek olan, halihazırda Meclis çatısı altında bulunan milletvekilleridir. Parti üst kademeleri ve hükümette vaki olacak muhtemel değişiklikler yine bu isimler arasında cereyan edecektir. Şu sıralarda geleceğe dönük başka siyasi oluşumlar için de yeniden bir hareketlenme söz konusu. Özellikle sağda yeni bir oluşum için, bazen Tansu Çiller'in, hatta bazen Süleyman Demirel'in (!) ismi telaffuz ediliyor. Böyle formüllerin tutma şansı ne olabilir? Bekleyip görmek lazım. Ama herhalde AK Parti yetkilileri, 2006'da daha dikkatli politikalar yürütme ihtiyacını hissediyor olacaklardır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.