Bizim medyada, konuları abartmadan ele almak galiba pek mümkün olmuyor!.. Son olarak ABD Başkanlığına seçilen Barack Obama hakkında yazılıp çizilenlere baktığımızda bu durumu net olarak görüyoruz. Kimileri işi o kadar ileri götürüyor ki... Hayatının herhangi bir döneminde; yolu Amerika ile kesişmiş bazı meslektaşlarımız, eski yeni anılarını mutlaka Obama hikâyesi ile irtibatlandırıp konuyu iyice içselleştiriyorlar. Yazı dilinde bir meseleyi daha fazla ilgi çekici hale getirmek, işe biraz da duygu ve heyecan katmak vs. normaldir. Bu açıdan bakınca, abartıları kısmen anlayışla karşılamak mümkün. Fakat durumun bunun da hayli ötesine taştığını da belirtmek gerekiyor! Nitekim bir meslektaşımız, "Sanki Obama Kenyalı değil de Konyalı..." diye tepkisel bir yazı yazdı. Bir de Obama'nın seçilmiş olmasından ötürü, sevinen-sevinmeyen tartışması çıktı başımıza. Buradan hareketle kişilerin demokrasi ve özgürlük alanındaki gradoları belirleniyor iyi mi! Bakalım bu tuhaf atışmalar nereye kadar tırmanacak? Bu arada Van Gölü Canavarı efsanesinden sonra, Van'da Barack Obama için yapılan etkinlikler de, herhalde bu ilimizin turizmini patlatacak(!) bir sonuca doğru gidiyor! Yalnız medyada çıkan haberler oldukça kafa karıştırıcı... Kimine göre tam kırk dört tane "kurban" kesilmiş (Obama ABD'nin 44'üncü Başkanı...), bazı haberlere göre ise bu garabet henüz gerçekleşmemiş, yani koyunların kesilmesine karar verilmiş ama, herhalde zamanı bekleniyor. Van'ın ismini dünyaya bir biçimde duyurmak cinliği değilse şayet, böyle uçuk-kaçık haberlerin maksadını anlamak kesinlikle imkansız... Barack Obama'nın, dünyanın halen bir numaralı ülkesi olan Amerika'ya başkan seçilmesini, elbette küçümsüyor değiliz. Bunun ne denli önemli bir olay olduğunu ve ABD için ifade ettiği değişimin büyüklüğünü, biz de kendi bakış açımızdan bu köşede dile getirdik. Ancak ABD'nin de bir "establishment"ı, yani KURULU DÜZENİ olduğunu, bu düzenin başkan seçilen kişinin niteliklerine göre asla değişmeyeceğini, değiştirilemeyeceğini unutmayalım. Ki, bu düzene aykırı hareket etmeye kalkışan kimi başkanların ya ortadan kaldırıldığını (Harding, Kennedy) veya bir şekilde istenen çizgiye getirildiğini (Clinton) ABD tarihinden biliyoruz!.. Şu halde Barack Obama kişilik olarak ne kadar kabiliyetli olursa olsun, hareket alanı öncelikle "KURULU DÜZEN"in kırmızı çizgileri ile sınırlıdır. İkinci olarak da hem iç hem dış siyaset dengeleri, siyahi başkanın işini çok zorlaştıracak bir tablo çiziyor. Bir süre sonra vatandaşları, (Sayın Başkan parlak laflara karnımız tok, sen bize iş ve aştan haber ver...) diyecektir. Bir de düğümlenmiş dünya meseleleri var tabii. Bakalım bu meselelere yaklaşmada Amerikan 'establishment'i Obama'ya ne kadar yakın duracak... Özetlersek: Obama ne Vanlı, ne Konyalı, ne superman!..