"O Defter" gerçekten kapandı mı?!

A -
A +

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun işi gerçekten zor... Bir taraftan, liderlik koltuğunu muhafaza edebilmek için Haziran seçimlerinde, partisinin oylarını yükseltmek mecburiyetinde. Bunun için de iyi bir hazırlık dönemi ve elbette güçlü plan-program, proje ve hedefler ortaya koymak lazım. Ama CHP'de bunun emaresi şimdilik pek görülmüyor. Diğer taraftan Kılıçdaroğlu, Parti içindeki düzensizlik ve dağınıklığı gidermek durumunda. Bunun için de, öncelikle siyaseten sıkıntı doğuran; tabir yerinde ise "çatlak sesleri" disipline etmek durumunda... Ancak görülüyor ki, bu o kadar kolay olmayacak. Sayın Kılıçdaroğlu, ileriye dönük siyasi açılımlar üretmekten ziyade, günlük olarak parti üst yöneticileri ve sözcülerinin yaptığı gafları düzeltmekle meşgul olmak zorunda kalıyor. Bir gün İsa Gök'ün, Hurşit Güneş'in, bir gün Muharrem İnce'nin, Canan Arıtman'ın; daha çok da Süheyl Batum'un sivri çıkışlarını tamir etmek için hayli mesai yapıyor... O yüzden olacak, dün Süheyl Batum'un istifa konusu ile ilgili soruları, "Arkadaşlar o defter kapandı. Tartışmalara nokta koyduk..." diye savuşturmaya çalışırken, yüzündeki ifade hayli sıkıntılı idi. Kılıçdaroğlu da biliyor ki, o defter kolay kolay kapanmayacak. Nedenine gelince, Süheyl Batum güya düzeltme yapıyorken bile yeni tartışmalara kapı aralayacak ifadeler kullanıyor. "Partinin geleneklerini bilmiyordum...", "Siyasette yeni olduğum için eski genel başkanın koyduğu kuralı bilmiyordum..." gibi, biraz da ironik tepki mahiyetinde şeyler söylüyor. Zaten Batum'un CHP'liliği ta başından beri tartışmalı. Daha önce Önder Sav'ın, "CHP'liliği sadece Parti Meclisi üyeliği ile sınırlı olanlar..." şeklinde nokta atışı yaptığı isim kimdi acaba? Ve Süheyl Batum yalnızca PM üyesi değil, hemence genel sekreterlik gibi, CHP için özel ağırlığı olan bir makama da getirildi... Ki Batum, daha önce DP genel başkanlığı için birileri tarafından özel olarak hazırlanmış (Encümen-i Daniş Başkanı Necmettin Karaduman'ın beyanlarını hatırlayınız...), fakat gelişmeler beklenen istikamette olmayınca CHP'ye doğru dümen kırmış... İşte CHP'deki geçmişi topu topu yedi sekiz ay olan ve fakat çok üst düzey görevlere getirilen Süheyl Batum'un serüveni... Referanduma destek veren sanatçıları tahkir ediyor (Sezen Aksu'ya "sazan" demişti...), elli bin kişi ile Silivri'deki mahkeme salonunu basmaktan bahsediyor, Parti Meclisi'nde görüşülmediği halde, Ergenekon davasında yargılanan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın milletvekili yapılmasını tartışmaya açıyor... En önemlisi de, devam etmekte olan Ergenekon ve Balyoz davaları sürecine müdahalede bulunmadığı için, TSK'ya çok ağır ithamlarda bulunuyor. Askeri "kağıttan kaplan" diye tahkir ve tezyif ediyor. Ordunun içinin ABD tarafından oyulduğu gibi, son derece provokatif ve tehlikeli ithamlarda bulunuyor. Bütün bunları yapan, anayasa hukuku profesörü kimliğine de sahip... Acemilik zor zanaat! Gelen tepkiler üzerine Sayın Batum'un tevil yoluna sapması da problemli. Konuşmasında top yekun Orduyu hedef aldığı halde, şimdi bunu şahıslara indirgemeye çalışıyor ki, hiç inandırıcı değil. Hatta halkın zekasıyla alay eder gibi bir durum var! Kılıçdaroğlu "Siyaset deneyim işidir..." derken, aslında Batum'a çok şey söylemek istiyor. Mesajın alınıp alınmadığını, yine Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi "zaman gösterecek"...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.