Beyaz Saray'ın yeni patronu, seçim zaferini; "Rüya gerçek oldu..." ifadesiyle açıkladı. Evet, Obama'nın değişim ve demokrasi olarak ifade ettiği rüya, ünlü siyahi aktivist Marten Luther King'in hayali idi. O hayal nihayet (Salı günkü yazıda bu hayalin ne olduğundan bahsetmiştik...) gerçek oldu. Ama King, tam kırk yıl önce öldürüldüğü için, bugünleri göremedi. Aynı şekilde siyahların hakları için çok büyük mücadele veren Müslüman lider Malcolm X (Malik Şahbaz) de 43 yıl önce katledilmişti. Tam elli beş yıl önce, belediye otobüsünde ön taraftaki koltuğa oturup, yerini bir beyaza vermeyen siyahi kadın Rosa Louise Parks, polis tarafından gözaltına alındığı için; daha sonra Nobel Barış Ödülü alacak olan Luther King ve arkadaşları, ırk ayırımına karşı dalga dalga büyüyen bir büyük eylem zinciri başlatmıştı. Rosa Parks birkaç yıl önce öldüğünden, o da Obama'nın başkan seçildiğini göremedi. Fakat Obama, Şikago'da yaptığı teşekkür konuşmasında, sandık başına gelerek oyunu kullanan 106 yaşındaki bir siyahi kadının hayat hikayesinden bahsetti. Oradan kölelik dönemlerini kısaca hatırlattı... 1863'te köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan Güney Eyaletleri, Birleşik Devletlerden ayrılarak Konfederasyon ilan etti. 1865 yılında Kuzey'in kesin üstünlüğü ile iç savaş sona erince, Anayasa'nın 14. maddesine eklenen hükümle kölelik yasa dışı ilan edildi. Ama ırk ayırımı devam etti. Öyle ki, 1896'da Amerikan Yüksek Mahkemesi, ırk ayırımcılığının yasal olduğuna hükmetti!.. Teferruatını zaten Kunta Kinte filmlerinden biliyorsunuz. Yani bir dönem, Beyazların gittiği kulüplere, lokantalara vs. "Buraya köpekler ve siyahlar giremez..." diye levhalar asıldığını... Siyahların yasal olarak Beyazlarla eşit duruma gelmesi, ancak 1964 yılında Başkan Johnson tarafından onaylanan hukuki düzenlemelerle mümkün oldu. Ama hâlâ daha bu ülkede, siyah-beyaz eşitliğinin tam olarak hazmedildiğini kimse zannetmesin!.. Böyle olmasına rağmen, zencilerin ülkenin siyasi ve bürokratik kademelerinde ilerlemesi arttı. 1989 yılında Colin Powell, ABD'nin ilk siyahi genelkurmay başkanı oldu, 2001 yılında da dışişleri bakanı. Onu ırkdaşı Bayan Rice takip etti. Ve şimdi Barack Obama'nın Başkan seçilmesiyle, gerçekten tarihî bir dönüm noktası yaşandı. Obama artık Amerika Başkanı. Dün sabah onun Şikago'daki konuşmasını en ön sırada ve gözyaşları içinde dinleyenlerden biri de, 1988 yılında başkan adaylığına soyunan Jeesy Jackson idi. Obama'yı dinleyen pek çok beyaz Amerikalının da, gözyaşlarına hakim olamadığı görülüyordu. Bu tablo değişimin heyecanını gösteriyor. Aynı zamanda, bu büyük ekonomik kriz ortamında; toplumun büyük beklentilerinin olduğunu da... Fakat unutmayalım: Obama Başkan ama "Superman" değil!.. Bu konuya devam edeceğiz.