Onu böyle bir karlı günde kaybetmiştik!..

A -
A +

Merhum Yalçın Özer'den bahsediyoruz... Vefatının üzerinden dört koca sene geçmiş. Dört sene, iki hafta! 2002 yılı Ocak ayının 8'i yine böyle karlı ve fırtınalıydı. Merhum'un vefat haberi sabahın çok erken saatlerinde ulaşmıştı. O acı haberi Türkiye'ye duyurmak, TGRT FM radyosunun gündem yorumu için yaptığı canlı telefon bağlantısında bana düşmüştü. İnsanlar bazı haberlere kolay kolay inanmak istemezler. Bilhassa sevdikleriyle ilgili acı haberlerin doğru çıkmamasını dilerler. O yönde ümitlenmek isterler. Ama ne yazık ki, gerçekler bazen çok acıdır ve siz ne kadar aksini isteseniz de, onlarla ilgili haberler, neticeler değişmez... İlk duyduğumuzda inanmak kolay olmamıştı ve hâlâ daha sanki merhum Yalçın Özer hayatta imiş gibi bir his de, sık sık insanı sarıyor. Fakat heyhat, Yalçın ağabey aramızda değil. Onun fikirlerinden, yazılarından ve neşeli-samimi sohbetlerinden mahrumuz!.. Temennimiz ve inancımız rahmetli Yalçın ağabeyin göçmüş olduğu hakiki âlemdeki o istirahatgâhında bahtiyar olmasıdır. Bu dünyada yaşamış olduğu sıkıntı ve üzüntülerinin, öbür dünyadaki saadetine vesile olmasıdır. Henüz 54 yaşında, hayatının en verimli çağında iken onu kaybettik. Çeyrek asrı aşkın yazarlık hayatında; bu ülke insanlarına çok kıymetli fikirler ve bilgiler sundu. Bu kıymetli hizmeti, uzun müddet asıl mesleği olan doktorlukla birlikte yürütmüştü. Ancak daha sonra, fikri sahadaki hizmeti hekimliğe tercih etti. Hastalarının derdini teşhis ve tedavide gösterdiği hazakat kadar; ülkenin ve toplumun sıkıntılarını tespit edip çözüm yollarını göstermekte de mahir idi... Yalçın Özer fikir dünyamızda bir yıldızdı. Lakin bu yıldızın saçtığı pırıltıları gören insan sayısının az olduğunu belirtmek gerekiyor. Tıpkı zamanında farkına varılmayan diğer fikir yıldızları gibi, o da yeterince bilinip tanınmadı. Onun vefatıyla basın camiasında doğan boşluğu fark eden ve dile getiren kişi sayısı azdır. Ama herhalde bu durum Yalçın Özer'in fikir âlemindeki değeri için bir ölçü değildir ve olamaz. Zira nice şöhret-i kazibeler var ki, ilmen ve fikren bir kıymet-i harbiyeleri yoktur! Kişinin değer ve kıymeti için; sadece şöhret ya da bugünkü yaygın ifadesiyle ünlü olmayı, ölçü kabul edenler zaten kadirşinaslık ehliyetine sahip olamazlar. Bu yüzdendir ki, Türk toplumuna hizmeti geçmiş pek çok kıymetli isim, gerektiği gibi takdir görmemiş ve bunlar sessiz sedasız fani âlemden göçmüşler. Baki'nin o muhteşem beytinde ifade edildiği gibi, bir kısım yâran musalla taşında onların kıymetini anlayıp karşısında saf bağlamış o kadar... Demek ki, insanların kıymetini bilip-bilmeme meselesi, yalnızca günümüzün tartışma konusu değil. Geçmişte de aynı hal, aynı ahval hüküm sürmüş. Onun için de, bugün artık bir benzeri bulunmayan büyük şairler, mütefekkirler ve ilim adamları hep bu kadir bilmezlikten yakınmışlar. O halde durumu kabullenmekten başka çare yok! Aslında belki bu meseleyi çok da büyütmemek daha doğru olur... Çünkü insana kıymet veren şey, insanların takdir ve iltifatı değildir. Bu hususun altını çizmek gerekiyor. İnsanı yücelten değerlerin kaynağı ilahidir. Hani ne demişler; "İyiliği yap, balığı denize at, balık bilmezse Hâlık bilir..." İyiliklerinin karşılığını insanlardan bekleyenler hayal kırıklığına uğrar. Ama bu karşılığı Allah'tan bekleyenler, insanların ne dediğini, ne düşündüğünü umursamazlar. Çünkü onlar hakiki mükafata kavuşacaklarına tam inanmışlardır. Böyleleri dünyaya da hiç kıymet vermezler. Bunlara "Rind" denir... Yahya Kemal Rindlerin ölümünü şöyle anlatıyor: Hafızın kabri olan bahçede bir gül varmış/ Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle/ Gece Bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış/ Eski Şirâzı hayal ettiren ahengiyle. Ölüm Asude bahar ülkesidir bir rinde/Ruhu her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter/ Ve serin serviler altında kalan kabrinde/Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter. Yalçın Özer'e bir kere daha rahmet diliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.