ÖSS sonuçları ve asıl sonuç...

A -
A +

Universite giriş imtihanlarının sonuçları dün açıklandı. Bu imtihanlarda 160 puan ve fazlasını alarak barajı geçenler, 185 ve daha yukarıda puan alarak lisans programlarını tercih etme hakkı kazananlar, hele hele istediği yerleri tutturacak kadar puan alanlar ve özellikle dereceye girenler tabii ki çok sevindiler... Bu öğrencileri tebrik edip yüksek öğrenim hayatlarında da başarılar diliyoruz. Ancak ülke ve devlet olarak yapmamız gereken bir şey daha var. Giriş imtihanını kazanamayanları ve kazandığı halde, istediği programa veya hiçbir programa yazılamayacak olanları teselli etmek ve bugün için değilse bile hiç olmazsa çok uzak olmayan yakın bir gelecekte taleplerine cevap verebilmek!.. Çünkü resmî açıklamaya göreye, sınava girişi geçerli sayılan 1 milyon 451 bin 811 adaydan 1milyon 171 bin 719'u, dört puan türünün en az birinden 160 ve daha fazla puan alarak sınavı kazanmış durumda. Buna göre 2003-ÖSS'de sınavı geçerli sayılan adayların yüzde 80.7'si başarılı olmuş. Ve 888 bin 647 aday, 185 veya daha yüksek puan alarak lisans programlarını tercih etme hakkı kazanmış. Ama gelin görün ki, bu sayının yarısından fazlası, yani dört yüz küsur bini, sınavı kazanmış olmasına rağmen herhangi bir lisans programına kayıt yaptıramayacak. Çünkü ülkemizdeki üniversitelerin öğrenci alma kapasitesi toplam olarak ancak dört yüz bin civarında. Yani bütün olarak baktığımızda, sınava giren 1 milyon 451 bin öğrenciden, kazanan ve kazanamayan dahil bir milyon küsuru üniversitede okuma şansına sahip olamayacak. Bunların bir kısmı açık öğretime kayıt yaptırarak alternatif bir yola başvurmuş olacak, ama idealindeki eğitimi alma şansı gene de bulunmayacak! Ve bu kitlenin büyük kısmı yeniden başa dönecek. İmkanı olanlar hayli yüksek miktarda para ödeyerek dershanelere devam edecek, buna gücü olmayanlar da gelecek sene yeniden şansını denemek için bekleyişe geçecekler. Gelecek sene de tablo pek değişmeyecek. Çünkü son çeyrek yüzyılda bu tablo çok fazla değişmedi, üniversite kapısındaki yığılma her geçen sene daha büyüdü. Bu yığılma ile birlikte dershanelerin sayısı da geometrik dizi ile büyüdü. Ve neredeyse paralel bir lise eğitimi görünümü kazandı. Öyle ki, lise birinci sınıfa adım atan öğrencilerin önemli bir kısmı derhal bir dershaneye de kapak atma ihtiyacı hissediyor. Lise son sınıfta ise durum daha da felaket. Okula devamsızlık had safhada. Uydurma raporlarla bu devamsızlığa kılıf hazırlanıyor. Okullar müfredatı bir yana bırakıp ÖSS için dersaneler gibi eğitim veriyor. Lise son sınıfta dersaneye gitmeyen öğrenciler de psikolojik olarak sınavı kaybetmiş bir haleti ruhiye içine giriyorlar. Bu meyanda sınava giren 26 bin 448 öğrencinin 1(yazı ile, bir) puan dahi alamadıklarını belirtelim ki, lise eğitiminin içler acısı halini görelim! Hem sayısal, hem sözel hem de eşit ağırlıklı türde 300 tam puan alarak birinci olan ve gerçekten büyük bir başarıya imza atarak ÖSS tarihinde bir ilki gerçekleştiren Konya Meram Fen Lisesi öğrencisi Emre Kacar'ın açıklaması da dershanelerin orta öğretimdeki yerini açıkça ortaya koyuyor. Emre Kacar şöyle diyor: "Ailem, okulum, dershanem ve 9 arkadaşım sayesinde bu hale geldim. Bu başarı büyük bir emeğin ve birikimin sonucu. Çünkü 14 yıllık okul hayatımda 8 yıl dershaneye gittim..." Evet orta öğretimin durumu ortada. Peki ya yüksek öğretim? O apayrı bir konu ve bahsi çok uzun sürer. Onu ayrı bir yazıda ele alacağız ama, hemen şunu belirtelim ki, YÖK'ün "YÜK" olma durumu ortadan kaldırılmadan ıslahı mümkün olmayan bir mesele... ÖSS'yi kazananlara başarılar diliyoruz. Kazanamayanlara şunu hatırlatalım; Dünyanın sonu değil!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.