Papa 16. Benedikt bugün Türkiye'ye geliyor. Türk medyası, son bir aydır, Papa'nın ülkemize yapacağı ziyareti hayli abartarak işledi. Bugünden itibaren, herhalde Papa ile ilgili daha fazla haberler kamuoyunu meşgul edecek... Bu kadarına gerek var mıydı? Söz konusu ziyaret, kendisine atfedildiği kadar önem taşıyor mu? Özellikle Türkiye açısından olayı bu kadar köpürtmenin anlamı var mı?.. Bu konuda düşünce ve rivayetler muhtelif. Katolik dünyasının dini liderinin ülkemize yapacağı ziyaretin başarılı ve olaysız geçmesi, elbette beklenen ve istenen bir durumdur. Ancak, ziyaret her yönü ile mükemmel geçse bile; Batı'nın bazı mahfillerinde, hem dinimize hem de ülkemize karşı hüküm süren önyargılar, taassuplar, sapkın düşmanlıklar vs. son bulacak mıdır? Mesela Danimarka'da peş peşe kopan rezaletler artık sönecek midir? Yahut Türkiye, Papa'ya çok iyi konukseverlik gösterdi diye, AB'yi bir Hristiyan kulübü olarak görenler, bize karşı olan dışlamacı siyasetinden vazgeçebilirler mi? Böyle bir şeyi beklemek çok safdillik olur. Türkiye bütün dünyanın malumu olan konukseverliğini, kimseden esirgemediği gibi, Papa'dan da esirgemeyecektir. Bu konuda hem İslamiyetin, hem de geleneklerimizin ortaya koyduğu esaslar bellidir. Papa'nın temsil ettiği dini görüşe olan bakış açısı ayrı, onun hem bir yabancı devlet başkanı ve hem de din adamı olarak ve "konuk" sıfatıyla ülkemize gelişi ayrıdır. İkisini birbirine karıştırmak çok yanlış olur!.. Papa'ya karşı çeşitli parti ve sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü protesto eylemleri, her memlekette (özellikle Batı ülkelerinde) sayısız örnekleri görülen düşünceyi açıklama ve bunu miting ve gösterilerle duyurma vasıtalarından biridir. Bu gösteri ve protestolar hakkındaki değerlendirmeler tabiatıyla farklı olabilir. Maksada ne kadar hizmet ettiği sorgulanabilir. Ama bunlara yöneltilen eleştirilerde ve destek çıkmada da ölçüyü kaçırmamalıdır... Bu ziyaretle ilgili yazıp çizen kalemlerin büyük bir kısmı, başta İslamiyet olmak üzere, dinler hakkında bilgisiz ve cahil oldukları için, yazdıkları da çalakalem olmaktan öteye gitmiyor. Dolayısıyla Papa'nın gücü de, ülkemize yapmakta olduğu ziyaretin önemi de fazlasıyla abartılıyor. Bu konuda Yeni Şafak'tan Kürşat Bumin'in dünkü yazısında yaptığı tespitler çok doğru. Eğer Papa'nın gücü iddia edildiği kadar büyük olsa idi, Katolik dünyasına yönelik dini tavsiyelerine kulak verilirdi... Bir dini liderden ziyade, bir "popstar" gibi sevilen Papaların konumunu, olduğundan daha yüksek gösteren bizdeki bazı kalemşorlar; esasen Katolik dünyasından empoze edilen düşünceleri papağan misali ezbere tekrarlıyorlar! Bunların çoğunun din-imanla pek ilgisi de yoktur. Onun için bilgileri de yoktur. Öyle ki, mesela İslamiyetle ilgili bilgileri, müsteşriklerin eserlerinden devşirmeye çalışırlar. Dolayısıyla her zaman, ya eksik veyahut yanlış fikirler serdederler. Musevilik ve İsevilikle ilgili bilgileri de çeşitli roman ve filmlerden derlemedir. Yani doğrudan teoloji kitaplarından kaynaklanan bilgiler olmadığı için genellikle sathidir... Papa ziyaretinin siyasi yansımalarını doğru okuyabilmek için, öncelikle Müslümanların İslamiyet ve diğer dinler hakkında temel bilgilere sahip olması gerekir. Papa'nın Türkiye'de yapacağı temasları ve bu arada seslendireceği görüşlerini doğru değerlendirme noktasında; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ortaya koyacağı çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Medyada yaşanan yaygın dini cehaletten ötürü, yalan-yanlış bilgilerle; dinler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan insanların kafasının bir kere daha karıştırılmasına meydan verilmemelidir. Bu cümleden olarak, öteden beri televizyonlarda komedi sanatçıları gibi boy göstermeye pek meraklı; magazin programlarının daimi aktörleri durumundaki bazı tiplerin patavatsız çıkışlarına da dikkat edilmelidir. Zira Papa'nın ziyaretini takip etmek üzere, çeşitli devletlerden ülkemize gelecek olan iki bin civarındaki medya mensubuna olumsuz malzeme çıkma ihtimali maalesef yüksektir. Bu arada nice zamandır, Türkiye'yi siyasi açıdan dünya kamuoyu nezdinde köşeye sıkıştırmak için alesta bekleyen Patrik Bartholomeos ve Fener Rum Patrikhanesinin muhtemel atraksiyonlarına da özellikle dikkat etmek gerekiyor!.. Zira daha Papa gelmeden bunun işaretleri basın akreditasyonu ile başladı bile...