Türkiye'de sırf fesat çıkarmak için üfürülen balonlar, ne yazık ki, kısa sürede "şehir efsanesi" olarak kamuoyunda büyük çalkantılara yol açabiliyor... Mesela bölücü örgütün İmralı'daki elebaşına işkence ve kötü muamele yapıldığı bahanesiyle, son haftalarda ülkenin muhtelif yerlerinde anarşik olaylar körükleniyor. Bu olayları tezgâhlamakta, bölücü örgütün şehir uzantıları ile DTP teşkilatları maalesef ortak hareket ediyor!.. Vatandaşların arabaları, iş yerleri ateşe veriliyor. Esnafa tehditle kepenk indirtiliyor... Bu başıbozuk hareketlere karşı yapılan bütün itidal çağrıları da, ne yazık ki fayda vermiyor. Besbelli birileri hain bir maksatla memleketi karıştırmayı, halkı huzursuz etmeyi ve bu karışık ortamdan birtakım neticeler elde etmeyi planlıyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, bütün bu anarşik hareketlere, "demokratik tepki" kılıfını giydirmeye çalışıyor! Açıkçası Ahmet Türk'ün inandırıcı olma problemi var... Aslı astarı olmayan bir iddiadan yola çıkarak memleketi karıştırmayı, vatandaşları birbirine düşürmeyi tetiklemek, ne "demokratik tepki"dir ne de "barışa köprü olmak"tır. Kimse kusura bakmasın!.. Bu kadar açık oynanan oyunları fark edememek fazla saflık olur! DTP, bir taraftan bölücü örgütün yan kuruluşu gibi hareket edip, öbür yandan da "Bizi ötekileştirmeye çalışıyorlar..." sızlanmasıyla kimseleri kandıramaz. Eğer DTP, gerçekten samimi ise ve "bu ülkede barışın; huzurun ve kardeşliğin hakim olmasını, herkesin birbirini kucaklamasını" canı gönülden istiyorsa, buna uygun biçimde hareket etmelidir. Ahmet Türk, "Bizim Türk Bayrağı ile ilgili bir problemimiz yok..." diyor ama o ve arkadaşları, partisinin toplantılarında, Türk Bayrağı indirilmeye teşebbüs edildiğinde, nedense müdahalede bulunmuyorlar. Dahası şimdiye kadar, yapılan bütün çağrılara rağmen, terörü bir türlü açıkça kınayamadılar. Tam aksine, bölücübaşına; "sayın" deme yarışına girdiler. DTP'nin Genel Başkanı, bölücü örgütle birlikte hareket etmelerine kimse ses çıkarmasın istiyor. Vatandaşın anarşi ve teröre gösterdiği tepkiden de rahatsız oluyor... Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki uyarısını da tersine çevirerek tehlikeli bir yöne çekiyor. "Başbakan 'katliniz vaciptir' fetvası veriyor..." türünden son derece yanlış ve sakıncalı şeyler söylüyor. Hayır Sayın Türk!.. Sadece Türkiye'de değil, hiçbir hukuk devletinde, ülkesinin kamu düzeninden sorumlu olan bir başbakan, vatandaşlarının bir kısmını diğerlerine hedef göstermez, gösteremez. Ayrıca şunu da unutmayın: Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde, bir siyasî parti, ülkenin başbakanının; yurdun herhangi bir bölgesine gitmesini önlemek için, anarşi ve teröre başvuramaz. Başbakanın gezisini, (Ariel Şaron'un işgal altındaki Mescid-i Aksa'ya) zorla girmesine filan benzetemez... Anlıyor musunuz Sayın Türk!..