Türkiye'de her sene Ramazan ayında ülkedeki bir kısım medya, değişik pozisyonlar alır... Bir taraftan on bir ay boyunca, din ve ibadetle ilgili olarak herhangi bir yayın yapmadığı halde; bu ayda hem dini muhtevaya yer vermeye başlar; hem de dindar okuyucuların ilgisini çekmek için çeşitli dini yayınlarla promosyonlar yapar! Ancak bu alanda yeterli bir bilgi birikimine, titiz ve donanımlı elemanlara sahip bulunmadığından olsa gerek; her seferinde insanlarımızı yanıltan ve yanlış bilgiyle kafasını karıştırmaya yol açan neşriyatla; kaş yapayım derken göz çıkarılır. Bu meyanda, İslam dini hakkında doğru bilgileri vererek halkı aydınlatmak yerine; medyanın magazinel havasından faydalanarak şöhret devşirmeye çalışan bazı sözümona ilahiyatçı tipler de; nakle dayanmayan, kendi akılları sıra yaptıkları yorumlarla işi büsbütün zıvanadan çıkarırlar!.. Geçmiş senelerde bu tiplerin yol açtıkları skandalları hatırlayacaksınız. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu haklı olarak, medyanın Ramazan ayını ve oruç ibadetini, magazin havasında değil de; onun ulviyetine uygun tarzda ele alması yönünde, medya organlarına ikazda bulunuyor. İslam'ın beş şartından biri olan oruç ibadetinin kudsiyetini; cemiyet ve fertler için taşıdığı ehemmiyeti tam ve doğru olarak kamuoyuna sunmak; toplumun bilgi edinme hakkına ve ihtiyacına olumlu yönde katkıda bulunmaktır. Bunu herhangi bir başka maksada yönlendirmeden yerine getirmek hizmetteki samimiyeti ortaya koyar. Aksi halde dini ticarete alet etmekten tutun da siyasi ve ideolojik hesaplara kadar pek çok ihtimal ve durumla karşı karşıya kalınabilir. Ramazan ayı bütün dini kitaplarda belirtildiği gibi, rahmet ve merhamet ayıdır. Güzellikler ayıdır. Bu ayda yapılacak ibadet ve hayır haseneta, diğer zamanlardan daha çok sevap verileceği; Allahu teala ve Resulü (aleyhisselam) tarafından açıkça bildirilmiştir. Hal böyle iken, ve oruç ibadetinin insan sağlığı üzerindeki muhteşem faydaları ortada iken; başka zamanlarda okuyucularını diyet yapmaya teşvik eden bazı yayın organları; her sene bu ayda, insanları adeta oruç tutmamaları için ikna etmeye yeltenirler!.. Bu konuda alanında uzman olan hekimlerin ilmi tavsiyelerine uymak yerine; kulaktan dolma bilgilerle haber yapıp okuyucu veya seyirciyi kandırmak her şeyden önce medya ahlakına sığmaz. Ama bazıları ahlak filan dinlemeyip bu yalan-yanlış yayını ısrarla sürdürüyor!.. Bunlar ille de olumsuzlukları öne çıkarmak gibi bir gayret içindedir. Bazen iftar çadırlarındaki kuyruklar, yardım dağıtma organizasyonlarındaki bozukluklar, bazen hatta oruçla ilgili olmayan bir durumu dahi Ramazan ayı ile irtibatlandırarak yayına sokmalar vs. Gerçekten üzücü bir durum. İnsanların maneviyatı ile ilgili yayınlarda daha dikkatli ve özenli olmak medeniyetin icabı değil midir? Daha Ramazan gelmeden sporcuları oruç konusunda uyarma gayretkeşliğine düşen bir kısım medyaya şu kısacık haberi bir ibret vesikası olarak sunmak isterim: İspanya'nın Deportivo takımında kalecilik yapan Dudu Aouate'nin; Yahudilerin bir günlük Yom Kippur (kefaret günü) orucunu tutabilmesi için; bu takımın Real Sociedad takımı ile yapacağı müsabakanın saati değiştirildi... Bakınız bir tek futbolcu için bu yapılıyor. Türkiye gibi nüfusun yüzde doksan sekizinin Müslüman olduğu ve büyük çoğunluğun oruç tuttuğu bir ülkede; spor kurum ve kuruluşları bu konuda ne kadar hassasiyet gösteriyor acaba? Herhangi bir ibadet için bir antrenörün gösterdiği tolerans bazılarınca hemen şirazesinden çıkarılarak, laiklik ve rejim için tehlike olarak sunulur. Bu yolla başkalarına göz dağı verilir, tehditler, korkular salınır vs. vs. Dinin ve ibadetlerin temeli samimiyettir. Her gün başkalarının bu konudaki samimiyetini sınamaya kalkışanlar; bir an için aynaya bakıp, kendi durumlarını seyretmelidir... Bilir bilmez din hakkında ahkam kesmek yerine, İslamiyet hakkında kaynak eserlerde verilen doğru bilgilere bir nebze kulak vermek gerek mez mi? Bu yapılabilse, herhalde din nedir; ibadet nedir, oruç nedir, müslümanlara oruç tutmak niçin emredilmiştir gibi konular, sıradan bir mesele imişcesine yalan-yanlış, eksik-gedik biçimde değil; doğru şekilde ve doyurucu ölçüde öğrenilebilir. Ama bazılarının buna hiç mi, hiç niyeti yok ne yazık ki!..