Ramazan iklimi...

A -
A +

Çok değerli ağabeyimiz Rahim Er, ramazanın ilk günü yakıcı bir yazı kaleme aldı... "Gurbet Ramazanları" başlıklı o yazı, elbette öncelikle hafızalara kazınmalı, ama mutlaka bir yerlere de altın harflerle işlenmelidir. Zira o yazıda edebiyat dünyasının şaheserleriyle ilgili öyle derin ve şümullü tespit ve değerlendirmeler var ki, her biri köşetaşı gibi yerli yerine oturtulmuş ve bu alandaki fikir mesaisinde behemehâl referans alınması gereken bir istikamet gibi önümüze konulmuş... Rahim Ağabey her şeyden evvel bir gönül adamıdır. Gönül adamı ise fikirle duyguyu hep barışık tutabilen kişidir... Duyguyu, düşünceyi ve ideali "vizyon" ufkunda harmanlayan güçlü kalemi ile Sayın Rahim Er, Yahya Kemal'den Necip Fazıl'a, Yusuf Nabi'den Sezai Karakoç'a şiir dünyamızın bazı zirve isimlerinin eserleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yapmıştı o yazısında. Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Sabahı, Necip Fazıl'ın Canım İstanbul, Nazım Hikmet'in Ağa Camii, Sezai Karakoç'un Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine şiirleri nerelere abide eser gibi dikilmeliydi? Ve tabii İmam-ı Busayri hazretlerinin Kaside-i Bürdesi, Yusuf Nabi'nin "Sakın Terk-i edebden..." diye başlayan o müstesna şiiri, hangi mekânlarda dikkat ve ibret nazarlarına sunulmalıydı? Ramazanın ilk günü Rahim Ağabey, idrakleri sıkı bir imtihan ve muhasebeye zorlar gibiydi... ABD Başkanı Barack Obama'nın Beyaz Saray'da Müslümanlara verdiği iftar yemeği haberini okuduğumda, nedense Yahya Kemal'in şu beyti aklıma geldi: "Emr-i bülendsin ey Ezan-ı Muhammedi/Kafi gelmez sadâna Cihan-ı Muhammedi..." Evet, Ezan-ı Muhammedi öyle yüksek bir emirdir ki, sadece İslam dünyası onun sadâına kafi gelmez!.. O yalnız Müslümanları değil, bütün insanlığı hidayete, saadete, kurtuluşa çağıran sadâdır. Elbette Beyaz Saray'ın salonlarını da çınlatır. Ne mutlu ona kulak verenlere... İstiklal Marşı'nda Mehmed Akif'in haykırdığı; "Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli Bu ezanlar ki, şehâdetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli..." Bu insanın iliklerine işleyen mısraları çok sık tekrarlanır ama, Yahya Kemal'in yukarıdaki muhteşem beyti nedense daha az bilinir. Ramazan ayı, bu beytin de ifade etmeye çalıştığı mana ve mefhuma uygun olarak, bütün dünyayı nurlandıran iklimiyle, Müslümanlara tarifsiz bir sürur ve huzur bahşederken, gayrimüslimler için dahi bir ibret ve hidayet için muazzam işaret olmaktadır. Bunun farkına varabilen ve nasibi olanlar, İslamiyet ile şereflenip felaha eriyorlar... Ramazanın farkında olmayan gaflet ehli de, bedbahtlığına yansın! Birkaç günlük dünyayı her şey zanneden ve ebedi hayata dair bir hazırlık yapmayı akıl edemeyenler, ne büyük kayıplarda olduklarını fark ettiklerinde artık iş işten geçmiş olacaktır çünkü. Ramazanın ikinci gününde bizi cömert sofrasında ağırlayan Sayın Ömer Öztürkmen'in merhum babası şair M. Rasih Öztürkmen, ahiretten habersiz görünen gafillere şöyle seslenir: "Ahiret semtini sorma Behey ahmak kerata Bir yıkık han gibidir sahn-ı dünya Her taraftan yol var ahirete..." Hepinize hayırlı ramazanlar efendim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.