Referanduma üç kala

A -
A +

Kbrıs'ın geleceğini belirleyecek önemli dönüm noktasına sadece üç gün kaldı... Cumartesi günü, Kuzey ve Güney'de sandık başına gidecek olan iki halk, on yıllardır devam eden bir ihtilafın köklü olarak çözüm yoluna girmesi, yahut da çözümsüzlüğün sürmesi noktasında iradelerini ortaya koyacaklar. Her iki tarafta da evet ve hayırcıların propaganda çalışmaları devam ediyor. Rum tarafında, birkaç gün öncesine göre, hayırcıların sesi epeyce zayıflamış durumda. Hatta makas değiştirmek, yani evet demek için bazı istekler öne sürüyorlar. Bu konuda Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nden güvence istiyorlar! Belli ki, gelen baskılar beklenen etkiyi meydana getirmiş. Buna karşılık, başından beri, her safhada kesintisiz olarak Annan Planını reddeden yaklaşımı ile Denktaş, gün geçtikçe hayır için üslubunu sertleştiriyor. Öyle ki, Sayın Denktaş, bugüne kadar bilinen soğukkanlı halini bile muhafaza edemiyor. Kullandığı terminoloji aslında konumuna da pek uygunluk arzetmiyor. Acaba bu asabilik, kendi tezinin kaybetmekte olduğunu görmekten mi ileri geliyor? Öyle ya; daha önce "Şerefsizlik, ahlaksızlık, ihanet, intihar vs..." ifadelerle tanımlamaya çalıştığı Annan Planı için şimdi de, "Eğer evet dersek, hapı yuttuk!. Bir daha kafamızı kaldıramayız..." türünden sokak diliyle muhalefet yapıyor. Oysa bu denli rijit bir tutumu, Rauf Denktaş'tan başka kimse sergilemiyor. Halen KKTC'nin Dışişleri Bakanı olan Oğul Denktaş bile, plana hayır demek yerine kararı halka bıraktı. Hal böyle iken, Rauf Denktaş'ın son günlerde iyice dozunu arttırarak Anavatana ve buradaki hükümet yetkililerine de tarizde bulunması ne anlama geliyor? Son derece dikkatli ve ihtiyatlı olarak bildiğimiz Sayın Denktaş'ın böylesine köprüleri atması, gerçekten dikkat çekici. Oysa hayır gerekçelerine baktığımız zaman; Papadopolus'un söyledikleri, Denktaş'ın evet demesi için yeterli argüman niteliğinde. Ne var ki, Denktaş hepimizi şaşırtacak şekilde Papadopolus'u da haklı görüyor. Diğer taraftan, Rum Muhalefet Lideri Klerides; "Bana güvenin, evet deyin... Hayır demektense ölmeyi tercih ederim!" diyor. Buna karşılık Rauf Denktaş da, Klerides'in sözlerine gönderme yaparak şöyle konuşuyor; "Ben de bana güvenin ve hayır deyin diyorum..." Peki acaba KKTC halkı bu sözlerden ne kadar etkileniyor? Yapılan araştırmalara göre yüzde 63 oranında halk "EVET" deme temayülünde. Sandık başında evet nisbeti daha da yüksek çıkabilir. Rum tarafında ise, ilk günlerin aksine, evet ihtimali giderek artıyor. Çünkü hayır demenin getireceği sonuçların ciddiyetini, AB, ABD ve BM'nin açıklamaları devam ettikçe, daha iyi algılıyorlar. En kötü ihtimalle Rumlar hayır derse bile, bu oran pek yüksek olmayacak. Ancak evet ihtimali de giderek daha güçleniyor. Cumartesi gününe kadar her iki taraftan da evet çıkması için çabalar sürecek. Rumların da karşı karşıya bulundukları durumu doğru şekilde algılamalarını dileriz. Eğer AB üyeliğinin kesinleşmiş olmasına güvenerek, uzlaşmazlıkta ısrar ederlerse bu defa galiba onlar zararlı çıkacak. Kim ne derse desin Türk tarafı çözüm yönünde gösterdiği kararlılıkla, uluslararası arenada, çok olumlu bir imaj kazandığı gibi, önemli avantajlar da elde etmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.