Adalet ve Kalkınma Partisi, birinci dönem iktidarında baş döndürücü bir hızla önemli reformlar gerçekleştirmişti. O sayede Türkiye, AB üyeliği için şart koşulan Kopenhag Kriterlerini yakaladı ve tam üyelik için müzakere sürecini başlatabildi. Fakat daha sonra ne olduysa, bu alanda AK Parti iktidarının eski enerjik tavrı görünmemeye başladı. Bu yüzden de pek çok kesimden ciddi eleştiriler alındı. Ama ne geçen zaman, ne yöneltilen eleştiriler ve ne de giderek daha fazla zorlayan şartlara rağmen, bu konuda önemli bir değişim görülemedi... Hükümet cenahından sadır olan siyasi bütün beyanlarda, AB istikametinin muhafaza edildiği ve tam üyelik hedefinde herhangi bir sapma olmadığı; sık sık tekrarlanmasına karşılık, uygulamada bahse konu atalet devam etti. Hükümetin bu tutumu, epeyce zamandan beri AB çevrelerinin de dikkatinden kaçmıyor. Özellikle, AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn'in ısrarlı ikaz ve çağrıları devam ediyor. 5 Kasım günü, AB'nin Türkiye ile ilgili yeni ilerleme raporu açıklanacak. Her zaman olduğu gibi, raporun muhtevası büyük çapta basına sızmış durumda... Söz konusu raporda, çok sayıda uyarıcı mesaj var. Yapılması gereken yeni reformlar konusunda hükümetin işi ağırdan almasından tutun da, yüksek yargı organlarının yetki alanlarının dışına çıkmasına kadar, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile uyuşmayan pek çok yanlış ve eksikliğin altı çiziliyor. Yeni ilerleme raporunda, övgü ile bahsedilen galiba yalnızca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül!.. Sayın Cumhurbaşkanı'nın, tam üyelik konusunda daha fazla gayret gösterilmesi için; ülkenin ilgili bütün mercilerine yaptığı çağrıların önemine dikkat çekiliyor. Dışişleri Bakanlığı görevinde iken, AB konusunda hakikaten büyük bir çaba gösteren Sayın Gül, Cumhurbaşkanı olduktan sonra da aynı heyecanı her vesile ile ortaya koyuyor. Hemen belirtelim ki, Başbakan Erdoğan da, daha önceleri "Ankara Kriterleri"ni hayli sıklıkla tekrar ediyordu. Bir süreden beri kendisinden bu ifadeyi duyamaz olduk... Lakin adı ister Kopenhag, ister Ankara Kriterleri olsun; Türkiye'yi çağdaş demokratik yapıya kavuşturacak ciddi reformlara şiddetle ihtiyaç var. Bu konuda daha fazla gecikme yaşanmamalı. AK Parti iktidarı, muhalif olan çevrelerin bile bu konuda, kendisine büyük ümitler bağladığını unutmamalıdır. Sayın Erdoğan'ın kararlılığı çok önemli!.. Yerel seçim çalışmaları da, bu reformların ötelenmesine sebep olmamalı. Tam aksine şayet AK Parti, bu alanda yeni bir heyecan dalgası uyandırabilirse, bunun faydasını yerel seçimlerde de fazlasıyla görebilir...