Rezalet diz boyunu aştı!..

Medya dünyası giderek daha bir tuhaflaşıyor. Yıllardır kamuoyu nezdinde itibarı yerlerde sürünen medya; bu öfke ve düşmanlıktan mıdır; yoksa çok daha başka hinliklerden ötürü müdür bilemiyoruz ama; toplumun temel değerlerini görülmemiş ölçülerde tahrip ediyor... Türkiye'de görüntülü medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, kültür emperyalizmi de karşı konulmaz boyutlara ulaştı. Önce televizyonlarda gösterilen ve hemen hepsi Hristiyanlık ve Musevilik propagandası kokan; yahut Batı'nın süfli hayat tarzını empoze eden yabancı diziler toplumun ahlakî değerlerini fena halde aşındırdı. Bunların yanında, daha sonra aynı çizgide yürüyen yerli diziler; beter şekilde Türk toplumuna musallat oldu!.. Artık her dizinin hemen her sahnesinde; içkili muhabbetler ve kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan yoz ilişkiler, çirkeflikler vs. aldı yürüdü. "Sanat eleştirmenleri"(!), bunların ciddi şekilde tenkidini yapmak yerine, reklam ve propagandası için yarışa girdiler... Derken bütün bunların ektiği tohumların zehirli meyveleri ortaya çıkmaya başladı. Evlilik dışı ilişkiler; aldatmalar, ihanetler, aile içi huzursuzluklar, ayrılmalar, boşanmalar ve orta yerde sahipsiz kalan çocuklar!.. Parçalanmış aile çocuklarının geçirdikleri travmalar... Ve bu çocukların daha hayatlarının baharında; alkol, uyuşturucu, fuhuş, hırsızlık ve her türlü suça ve istismara konu olmaları! Bundan bir ay kadar önce parçalanmış bir ailenin 16 yaşındaki kızı eroin komasından öldü. Daha iki gün önce de yine 16 yaşındaki bir kolej öğrencisi erkek çocuğu, aşırı dozda uyuşturucu almaktan hayatını kaybetti. Bunlar yüzlerce yürek paralayıcı örnekten sadece ikisi. Ancak medya dünyasının büyük kısmı bu sosyal felaketler karşısında ya tamamen duyarsız, yahut da bir taraftan bu ortamı körüklerken; diğer taraftan timsah gözyaşı döküyor... Bir kısım gazetelerin sayfaları, her gün pavyon görüntüsünde. Televizyonlardaki magazin programlarının sergilediği kepazelikleri anlatmak bile mümkün değil. İnternet medyası, bütün bunların üzerine tüy dikti. Kaynağı belirsiz ne kadar çirkin haber-görüntü varsa buralardan servise konuluyor!.. Normalde bir haberleşme aracı olan cep telefonları, toplumun "ahlaksız" damgasını vurduğu görüntülerin yayılmasında kullanılıyor. Özellikle "ünlü" diye tabir edilen (şöhret olma biçimi önemli değil...) sanatçı, manken, sporcu, gazeteci vs. tiplerin gayri meşru, çarpık ve tiksindirici ilişkileri, gizli kameralarla veya cep telefonları ile kaydedilip dolaşıma sokuluyor. Ondan sonra da bir tartışmadır başlıyor... İlk önce bir şarkıcı kadının, daha sonra bir mankenin bu tarz görüntüleri haftalarca medyada tartışıldı. Şimdilerde ise, evli olan bir televizyon spikerinin metresi ile olan görüntüleri (Medyada yazılanlar doğru ise, görüntüleri bizzat metresin kendisi çekmiş veya çektirmiş!..) tartışılıyor... Şu rezalete bakınız!.. Kimileri bütün bunlara, "aydın ahlakı" filan diye de tanımlamalar getirmeye çalışıyor. Ahlakın dibe vurması bu olsa gerek. Son zamanlarda malum medya; bütün çarpık ve sapık ilişkileri, "modernlik" ve "ileri yaşam tarzı" olarak sunma gayretinde. Bir taraftan bazı kadın köşe yazarları, bizzat içinde yer aldıkları yatak-yorgan hikâyeleri ile okuyucu cezbetmeye çalışıyor. Diğer taraftan yukarıda örneklerini verdiğimiz çirkin görüntüler yayına sokulup bunun etrafında sözüm ona fikrî tartışmalar pompalanıyor... Örfün ayıp, çirkin ve ahlak dışı saydığı hemen her şey, bu kesim tarafından "modern yaşam biçimi" olarak yutturulmaya çalışılıyor. Mesela son günlerde, meşhur ve zengin bazı hafifmeşrep kadınların, resmi nikahlı kocalarını nasıl aldattıkları (ilgili medya buna çapkınlık diyor), çarşaf çarşaf yayınlanıyor ve bununla tiraj ve reyting yapılmaya çalışılıyor. Toplumun kültür değerlerine göre, fuhuş, ahlaksızlık, namussuzluk vs. olarak bilinen bütün seviyesizlikler; malum medya tarafından "seviyeli beraberlik" diye takdim ediliyor. Velhasıl rezillik diz boyunu çoktan aştı...