1990 yılı Temmuz'unda, Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgal etmesinin altında yatan sebep ve saiklere dair çok şey yazılıp çizildi. Ne var ki, bütün bunlar ayrıntıdır. Önemli olan netice. Kuveyt işgali ile başlayan sürecin nerelere tırmandığına bakmak lazım. Uluslar arası kamuoyu, Saddam'a Kuveyt'ten "Onurlu bir çekilme" için, esasen gerekli fırsatları sunmuştu. "Çöl Fırtınası Operasyonu" için fiilen düğmeye basılmadan evvel, BM Genel Sekreteri bizzat Saddam'ın ayağına giderek, onu çekilme için ikna etmeye çalıştı. Ama sonuç olumsuzdu. Körfez savaşında Irak Ordusu, büyük hava operasyonlarıyla, üçte iki mertebesinde tamamen tahrip edildi!.. Daha sonraki ambargo sürecinde de, on sene içinde yaklaşık iki milyon Iraklı çocuk, gıda ve ilaç sıkıntısı sebebiyle hayatını kaybetti. Tek kelime ile Irak çökertilmişti... O yüzden de, 2003 yılındaki Amerikan ve İngiliz işgali çok kolay oldu! Bu işgal öncesinde, Türkiye; bütün diplomatik imkanlarıyla (Irak'a komşu ülkeler toplantılarını hatırlayınız...) Saddam Hüseyin'i yeni bir ahmaklık ve çılgınlık yapmaması için, ikna etmeye uğraştı. Ne yazık ki, Saddam içinde bulunduğu gafletten bir türlü uyanmadı. Sonuç: Bugün Irak fiilen üç parçaya bölünmüş, her gün onlarca kişi, intihar bombalarıyla hayatını kaybediyor. Dört milyon Iraklı insan yerinden yurdundan oldu. Bir milyondan fazla Iraklı kadın dul kaldı. Milyonlarca Iraklı çocuk öksüz ve yetim... Saddam da iki oğlunun öldürülüşünü yaşadıktan sonra, bir bayram günü asılıverdi. Hüsnü Mübarek'i kısa geçeceğim. Zira serüveni çok taze... Gözüne batan merteği görememe misali, yaklaşan sonunu bir türlü fark edemedi.. Otuz yıllık despot yönetimi yetmemiş gibi, oğlunu yerine geçirerek, diktasını adeta krallık düzenine çevirmeye çalıştı. Nihayet kendisinden kurtulmak için sabırsızlanan halkın üzerine ateş açtırarak, sekiz yüz küsur kişiyi katletti.. Sonuç: 83 yaşındaki eski diktatör bugün sedyede ama kafes içinde, mahkeme önünde hesap veriyor. Akıbetinin ne olacağı meçhul. İdamından dahi söz ediliyor. Kaddafi'nin durumunu Salı günkü yazıda özetle belirtmiştim. Şu kadarını ilave edelim. Kaddafi siyaseten artık bitmiştir! Ancak biyolojik ömrünün nasıl sona ereceği belirsizdir. Kurşun mu, hapis mi, yoksa başka bir şey mi olacak, şimdilik kestirilemiyor. Ve özgürlük isteyen en az iki bin Suriyeli'nin öldürülmesinden birinci derecede sorumlu olan Beşar Esad acaba nereye koşuyor? Türkiye, Irak ve Libya'da yaşanan felaketlerin Suriye'de tekrarlanmaması için olağanüstü bir çaba sarf ediyor. Ahmet Davutoğlu'nun önceki gün Şam'da, Esad ve ekibiyle yürüttüğü altı buçuk saatlik görüşme maratonu; temenni edelim ki, bir an evvel müşahhas neticeler versin... Dün yapılan açıklamalar, bu açıdan hayli ümit verici. Şam Büyükelçimizin Hama'daki gözlem ve tespitleri, ilk etapta olumlu görünüyor. İnşallah devamı gelir.