"Saddam-ı heddam-ı bednam!.." -2-

A -
A +

Seyyâh-ı Fakir Evliya Çelebi'nin ifadesini bugün de kullunmak durumundayım. Çünkü söylemek istediklerimi düne sığdıramadım... Bednam-ı Bedbaht'ın yakalanış biçimine dair iddialar, rivayetler, dezenformasyonlar vs. artarak devam edecek. Bunlar o kadar önemli değil. Çünkü neticenin yanında, yakalanış biçimi teferruat kalır. Yakalanmış veya bizzat adamları yahut yakınları tarafından yakalatılmış; bu o kadar mühim değil. Mühim olan, Amerika'nın bu yakalamayı nasıl ve ne için kullanacağı, bunun yanında Saddam kamburundan kurtulan Iraklıların bundan böyle işgale karşı ne tür bir mücadele sergileyeceğidir... Bakınız Amerikan Genelkurmay Başkanı Myers ne diyor; "Irak'ın popüler liderini (Ne popülarite ama!..) yerin altında bir delikte bulmak, direnişçilere yanlış takımda oldukları ve başka alanlarda çalışmayı düşünmeleri için önemli bir işaret..." İşte bu "yerin altındaki bir delik" ve "bir fare gibi yakaladık" laflarına dikkat etmek gerekiyor. Birkaç ay öncesine kadar belinden tabancası eksik olmayan, meydanlara topladığı zavallı Irak halkına karşı güç gösterisi olarak, gah tabanca ile, gah piyade tüfeği ile dakikalarca havaya ateş eden; ama, iddialara göre yakalandığı delikte yanında iki adet kalaşnikof ve bir adet de tabanca olduğu halde tek mermi bile patlatmayan, patlatamayan Saddam, hangi direnişi örgütleyebilirdi ki? Yine iddialara göre, enselenirken yanında 750 bin dolar varmış... Acaba, başına ödül olarak konulan 25 milyon dolar yanında çerez parası gibi kalmasından mı (Kürt kökenli Taha Yasin Ramazan'ı bizzat ABD'ye teslim eden Celal Talabani'nin bu pazarlığa da aracılık ettiği söylentileri yaygın...) yakayı eleverdi? Yoksa çok daha başka sebeplerle ve bambaşka yollarla mı derdest edildi?! Yukarıda da belirttiğimiz gibi bunlar artık geride kalan ayrıntılar. Üzerinde durulması gereken husus, Amerika'nın şimdiye kadar "tepe tepe kullandığı" Saddam'ı, bundan sonra daha nelere alet edeceği... ABD bu mizansenle çok önemli bir psikolojik sonuç elde etmiş görünüyor. Peki acaba yakalama işi için uygun zaman şimdi miydi? Seçimlere yakın açıklansa daha kârlı olmaz mıydı? Yoksa birileri açıklamaya mı zorladı?! Arap aleminin entelektüelleri acaba bu noktada gerçek bir muhasebe yapabilecek mi? Geçmişte ve bugün, Saddam gibi, darbelerle işbaşına gelen ve kahramanlaştırılan, putlaştırılan sözümona liderlerin, ihanetleri, korkaklıkları, beceriksizlikleri, çapsızlıkları ve bütün bunların Arap Milletine maliyeti... Acaba kafalara bir şeyler dank edecek mi? Mesela 1960'lı yıllarda Mısır'ı yöneten Cemal Abdunnasır da, "kahraman" ve "büyük lider" olarak gösteriliyordu... Ama, 1967 deki yedi günlük savaş, bütün foyasını ortaya dökmüştü. Sadece Mısır'ı değil, ona kanıp inanan Suriye ve Ürdün'ü de büyük bir felakete ve toprak kaybına maruz bırakmıştı!.. Halbuki o tarihte, Mısır'ın asker sayısı, neredeyse İsrail'in bütün nüfusuna denkti. Tıpkı Nasır gibi, Irak'ta kalabalık bir ordu bulunduran, ülkenin büyük petrol gelirini tamamıyla silahlanmaya (ve saraylara) yatıran, ama vatan savunmasında hiçbir varlık gösteremeyen sahte kahraman, devleştirilmiş cüce lider, Saddam-ı Heddam-ı Bednam-ı Bedbaht!.. Heykellerinden daha kolay ve daha çabuk yıkıldı, ama "Ba'de Harab-il Basra"!.. Iraklılar için artık, Saddam'ın dirisi ölüsünden farksızdır. Esasen savaşın başladığı gün Saddam bitmişti. Çünkü savaşa hazır değildi. Değildi ama, sanki hazırlanmaya da hiçbir zaman niyeti yoktu... Kasetlerdeki palavra konuşmalarında, "Yüz tane oğlum olsa Irak'a feda ederdim..." diyordu. Fakat kendisine kıyamadı! Galiba ruhunu bir yerlere satmıştı. Eeh, ruhsuz kalıp da, sonunda bir deliğe tıkılmıştı. Delikte ne kadar yatırıldığı veya tıraş olup almadığı o kadar önemli mi ki?!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.