Sadece 12 Eylül yargılanmayacak...

A -
A +

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün kelimenin tam anlamıyla "TARİHÎ BİR DAVA" başlıyor. Halihazırdaki iddianameye göre, 12 Eylül 1980 Darbesini gerçekleştiren dönemin komuta kademesinden hayatta kalan E. Org. Kenan Evren ve E. Org. Tahsin Şahinkaya, sanık olarak yargılanıyor. Ancak bu dava çerçevesine yeni ek iddianamelerle, yeni yeni sanıklar da eklenebilir! Bazılarının, "SEMBOLİK DAVA" yahut "Geçmişe sünger çekmek için göz boyama..." şeklinde yakıştırmalarla, olayı hafife almaya kalkışması, itibar edilecek bir durum değildir. Öncelikle şunu kayda geçirelim: Davanın ilk duruşmasına kadar yaşanan gelişmeler bile, tek başına bu davanın sembolik olmadığını ortaya koymaktadır... Zira darbenin doğrudan muhatabı ve mağduru olan devletin iki temel müessesesi, yasama ve yürütme organları olarak, bu davaya müdahil olmuş bulunmaktadır. TBMM'nin bu konudaki başvurusunda yer alan ifadeler, yeterince dikkat çekicidir. Millet Meclisi'ne ait olan münhasır bir yetkinin, yasama yetkisinin; kaynağını anayasadan almayan gayrimeşru bir müdahaleyle, gasbedilmesi... Benzer bir argümanla, devletin icra organı olan hükümet de, "davanın tabii tarafı" olduğunu belirterek, sürece müdahil olmuş bulunuyor. Bunun yanında Ana Muhalefet Partisi CHP ve MHP de, kurumsal olarak, davaya müdahil olmuş durumda. Birçok sivil toplum kuruluşu da, aynı şekilde müdahil olma hazırlığına girişmiş bulunmaktadır. Bunların yanında, dün itibariyle; 12 Eylül Darbesinden ötürü mağduriyet yaşamış olan yaklaşık beş yüz kişi, bireysel olarak davaya müdahil olma iradesini ortaya koymuş, bununla ilgili teşebbüse geçmiş bulunmaktadır. Bu sayının önümüzdeki günlerde katlanarak binlere ulaşacağını rahatlıkla söyleyebiliriz... İşkence, idam ve hapis cezaları dışında, binlerce kişinin vatandaşlık hakkını da kaybettiğini düşündüğümüzde, müdahil sayısının ne kadar kabaracağı tahmin edilebilir. Bütün bu gelişmeler, esasen "sembolik" olduğu iddia edilen bir dava için değil ve olamaz. Bu davada sadece iki çok yaşlı kimse yargılanmayacak. Bu davada sadece 12 Eylül darbesi de yargılanmayacak... Bu süreçte topyekûn darbeler ve darbeci zihniyet de yargılanacaktır. Yakın tarihimizde, demokrasiye yapılan tüm müdahaleler, bu müdahalelerle tesis edilen vesayet düzenleri, zorbalıklar, zulüm ve işkenceler, insanlığa karşı işlenen suçlar incelenecek ve irdelenecektir. Bu münasebetle, toplumda ve medyada cereyan edecek tartışmalar bile, tek başına çok önem arz edecektir. Dolayısıyla, meseleyi yalnızca 95 yaşındaki Evren ve 87 yaşındaki Şahinkaya'nın fiziki durumlarına, kişisel konumlarına indirgemek çok yanlıştır. Olaya daha geniş bakmak lazım... Meseleyi, Türkiye'nin bu alanda çok köklü bir muhasebe yaparak, darbeler dönemini kesin biçimde tarihe gömme ameliyesi şeklinde değerlendirmek en doğru olacaktır. Tam bu noktada, Başbakan Erdoğan'ın 23 Mart tarihinde Harp Akademilerinde, 800 kurmay subaya verdiği konferansta, darbeler için yaptığı tespitlerin altını çizmek gerekiyor... "Yakın tarihte, demokraside yaşanan kesintilere bakıldığında, hiçbirinden ülkenin kazançlı çıkmadığı görülecektir. Her kesinti döneminde ekonomi çok ciddi yaralar almış, demokrasi sarsılmış, hukuk tartışılır hale gelmiş ve ülke on yıllarını heba etmiştir..." Cumhuriyet tarihinde ilk defa, bir başbakanın böyle bir konferans verdiğini de belirtelim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.