Kişilerin (özellikle politikacıların), fiziki özelliklerini irdeleyerek, buradan birtakım sonuçlar çıkarmak rasyonel olmaz. Dolayısıyla Sarkozy'nin, magazin basınına epeyce malzeme veren kısa boyluluk konusu, kesinlikle bizim alanımızın dışındadır. Üzerinde durduğumuz husus, Sarkozy'nin politik cüceliği. Boyundan büyük laf ediyor derken, onun Türkiye'ye karşı tehdide varan çirkin beyanları altında yatan sebeplere, dikkat çekmek istiyoruz. Ermenistan gezisi sırasında, Türkiye'nin tarihiyle yüzleşmesinden dem vuran ve bunu yapmadığı takdirde, (yani sözde Ermeni soykırımını kabul etmemesi halinde) Fransa olarak başka uygulamalara başvuracaklarını söyleyen Sarkozy'ye, hem Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hem de Başbakan Erdoğan gerekli cevabı verdi. Soykırım iddiaları noktasında, öncelikle Sarkozy'nin aynaya bakması gerektiği hatırlatıldı ki, en yakın tarih olarak, Cezayir'de en az bir buçuk milyon kişinin hayatına mal olan Fransız vahşetiyle yüzleşecektir. Cezayir için "Tarihçiler hüküm versin..." diyen aynı Sarkozy, Türkiye'ye ise akıl vermeye kalkışıyor. İşte bu gerçekten Sarkozy'nin boyunu aşar!.. Esasen politik itibarı yerlerde sürünen (yüzde otuzların altında...) Sarkozy'ye, kendi ülkesinin medya organlarından dahi, bu konuda önemli tepkiler geldi. Erdoğan'dan rol çalma derdine düştüğü hatırlatıldı. Yaklaşan devlet başkanlığı seçimleri için, Sarkozy Fransa'daki yaklaşık 600 bin Ermeni'nin oylarını çekmek adına, rüşveti-kelamı esirgemedi. Ama eminiz ki, Ermenistan yetkilileri dahi, bu kadar açıktan teklif edilen rüşvete burun kıvırmıştır. Zira Sarkozy gittiği her yere göre, bukalemun gibi renk değiştirmekte. Aynı Sarkozy'nin, Ankara'da ne denli farklı konuştuğunu da biliyoruz. Sarkozy'nin Türkiye'ye karşı agresif ve ikiyüzlü tavırları, elbette yalnızca onun kişisel saplantı ve sosyo-psikolojik sorunlarından kaynaklanmıyor. Fransa'nın bölgesel ve küresel konularda öne çıkma gayretlerine, yer yer Türkiye'nin engel teşkil etmesi, bu ülkeyi fazlasıyla rahatsız ediyor. Gelecekte Avrupa Birliği bünyesinde, Türkiye gibi büyük ve güçlü bir rakibin olmaması için, Fransa ve Almanya elbirliği ile onu uzakta tutmaya çalışıyor. Diğer taraftan Fransa ayrı bir siyasi etkinlik alanı olarak, "Akdeniz Birliği"ni hayata geçirmek istedi. Ancak burada Türkiye'nin tutumu ve kurduğu karşı denge, Fransa'nın istediği gibi sonuç almasını engelliyor. Fransa, Suriye ve Lübnan başta olmak üzere, Kuzey Afrika da dahil eski sömürge bölgelerinde, serbestçe at koşturamamasının önünde en önemli engel olarak Türkiye'yi görüyor. Nitekim Türkiye'nin son zamanlarda, Doğu Akdeniz'de fiili etkinlik pozisyonunu almasından; en çok rahatsız olan ülkelerin başında, Fransa'nın geldiğini söyleyebiliriz. Bütün bu gelişmeler ister istemez Sarkozy ve çevresini hem rahatsız ediyor, hem geleceğe dönük olarak tedirgin ediyor. Bu yüzden de ölçüsüz konuşuyor!