DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Eşbaşkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, son zamanlarda çok tuhaf biçimde ve hiç de demokrasi ile, demokratiklikle bağdaşmayacak tonda, aşırı sert ve kışkırtıcı bir üslupla konuşuyor. Oysa Ahmet Türk'ün, BDP desteği ile seçilen vekiller içinde, Şerafettin Elçi ile birlikte yaş ve politik tecrübe açısından; daha olgun, barışçı ve diyalog ortamını sağlayacak bir dille konuşması gerekir. Ama öyle yapmıyorlar. Tam tersine Sayın Türk, her konuşması ile gerilimi iyice körüklüyor. "Kürt halkının artık köleliği kabul etmediğini, etmeyeceğini anlayınız..." gibi tuhaf laflar ediyor. Ahmet Türk'e sormak lazım: Kürt halkına kölelik sıfatını nasıl yakıştırıyor? Hem Kürtleri kim köle olarak görüyor? Böyle bir tanımlama her şeyden evvel Kürt halkına büyük hakarettir. Bu zehirli üslubun ne barış ve demokrasiye, ne de demokratik bir topluma yararı olamaz. Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin YSK tarafından düşürülmesi, hukuki açıdan tartışılabilir. Ahmet Türk hukuk eğitimi almış bir kişidir. Anayasanın 14, 76 ve 83. maddelerinin hükmünü ve doğuracağı sonuçları, Dicle'nin Terörle Mücadele Kanunu 7. Maddesinden aldığı mahkumiyetle birlikte yorumlayabilir. Nitekim kendisi de daha önce benzer müeyyidelere tabi tutulmuş bir kişidir... Bir kişinin milletvekili seçilememesi veya vekilliğinin düşürülmesini bahane ederek, bütün ülkeyi çatışmaya, kaosa ve kargaşaya sürüklemenin ne anlama geldiğini, herhalde bugüne kadar yaşadıklarıyla, en iyi Ahmet Türk bilmek durumundadır. Hal böyle iken, Türk acaba hangi maksatla, güya barış ve demokrasi hesabına anarşi ve terörü körükleyen sözler söylüyor? Şerafettin Elçi de, kışkırtıcı üslupta Ahmet Türk ile yarışıyor. Sayın Elçi de, halen yürürlükteki bir anayasa hükmü olan milletvekilliği and içme metnini diline dolamış polemik üstüne polemik yapıyor. Seçim sürecinde de Elçi, PKK, KCK ve DTK'nın da ötesinde, gecikmiş Kürt milliyetçiliğini öne çıkaran pek çok argümanı ısrarla gündemde tutmaya çalıştı. Oysa Kendisi bu ülkede daha önce bakanlık da yapmış, yetmiş küsur yaşında tecrübeli bir siyasetçidir. Pek çok şey yaşamıştır. Hem 12 Mart, hem 12 Eylül Döneminde hapis de yatmıştır. Daha önce kurduğu bir parti (Demokratik Kitle Partisi) Anayasa Mahkemesince kapatılmıştır. Sayın Elçi hem büyük tecrübesine, hem de soyadına uygun olarak, daha mutedil ve barışçı bir dille meselelerin halli için katkıda bulunmalıdır. Ama ne yazık ki, tam tersi bir tavır söz konusu... İnsan şaşırıyor doğrusu. Sert ve kışkırtıcı üslup konusunda, ipi göğüslemeye çalışan bir başka isim de Altan Tan... Esasen fikri ve inancı ile, BDP ideolojisinden çok uzakta olduğunu bildiğimiz Sayın Tan, nedense milletvekili adaylığı ile birlikte, tanınamaz hale geldi! Hayret doğrusu. İtidal beklenen isimler şahin kesiliyor...