Seçimin mutlak galibi olan AK Parti'de, hayat normal seyrinde devam ediyor. İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, medya organlarına verdiği röportajlarda, şimdiden 2014 hedefine (Yani gelecek mahalli seçimlere) kilitlendiklerini söylüyor. Gerçekten AK Parti, hem lider olarak Erdoğan'ın rakiplerine büyük fark atması, hem de teşkilatın mükemmel bir işleyiş ve yüksek gayretle sürekli çalışması neticesinde, peş peşe bu seçim zaferlerini elde edebiliyor. CHP'de ise yine iç kaynama ve muhtemel kurultay(lar) yönünde sular ısınmaya başladı bile. Seçim döneminde Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal'a nazaran daha çok çalıştı ama, gerek seçim beyannamesi, gerekse Kılıçdaroğlu'nun günübirlik keskin geri dönüşleri, seçmen üzerinde olumlu bir etki bırakmadı. Dolayısıyla beklenen (Ki, çıta da epeyce yükseğe konmuştu...) başarı da gelmedi. Bu ise, muhaliflerin eline kolladıkları fırsatı verdi. CHP, İspanya'daki sosyalist ve Almanya'daki sosyal demokrat partilerin, İngiltere'de İşçi Partisinin, yaptıkları köklü program değişiklikleri (Üçüncü Yol, Yeni Sol vb. formüller) gibi, temel ve radikal bir değişim geçirmeden asla ve kat'a iktidara gelemez. Gelebilseydi çok partili sistemin işlediği son altmış yılda bir kere olsun tek başına iktidar vizesi alırdı. Oysa alamadı... CHP İnönü döneminde, Demokrat Parti'nin ciddi oy kaybına uğradığı 1957 seçimlerinde, bir kereye mahsus yüzde 41.09 oy alabildi. (DP'nin oyu yüzde 47.88) Darbe sonrası 1961 seçimlerinde ise, CHP'nin oyu tekrar düşüşe geçerek yüzde 36.74'e inmiştir. Ondan sonra ancak 1973 seçimlerinde, yüzde 30'un üzerine (33.29) çıkabilmiştir. CHP'nin son altmış bir yılda aldığı en yüksek oy, 1977 seçimlerindeki yüzde 41.38 oranıdır.. Özetle CHP devletçiliği, statükoculuğu, artık tarih olmuş politik eğilimleri terk edip; çağdaş ve günün şartlarına cevap veren yepyeni bir programla ve tabii bu programı hayata geçirebilecek ehliyette yepyeni bir kadro ile (lider başta olmak üzere), seçmen karşısına çıkmadıkça, sittin sene iktidar yüzü göremez. Bunu bir köşeye yazınız!.. MHP'ye gelince, yaşanan oy kaybından ötürü hayal kırıklığı hakim. Fakat diğer taraftan da, yakın gelecekte kopması muhtemel bir fırtına öncesi sessizliğin hüküm sürdüğüne dair öngörüler var... MHP dahi, kendisini 21. Yüzyıla göre, hem siyasi program; hem de yönetim olarak yenilemedikçe, ciddi oy kaybından kurtulamayacak gibi görünüyor. Bakınız son seçimlerde küçük partiler neredeyse tamamen silindi. SP bir önceki genel seçimde 2.34 oy almışken, bu defa ancak 1. 24 alabildi. DP, 2007'de yüzde 5.41 oy almışken, bu defa ancak 0.65 alabildi. BBP de ancak yüzde 0.73 alabildi. Yeni kurulan Has Parti de 0. 76'da kaldı... Bu tablo, Türkiye'de siyasi parçalanmışlığın (polarizasyon) azalmakta olduğunu gösteriyor. Yani bazı partilerin tabelası da inecek demektir!..