Silahlı çeteler ve asayiş…

Sesli Dinle
A -
A +
Kırk küsur seneden beri yoğun biçimde terörle mücadele eden Türkiye, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, asayiş bakımından dünyanın iyi durumdaki ülkeleri arasında…
 
Yerleşim yerlerimiz günün her saatinde, insanların emniyetle dışarıya çıkıp, sokaklarında rahatça dolaşması bakımından güvenlidir. Bu durum mukayeseli asayiş raporlarında her zaman açıkça görülmekte. Ancak bu her şeyin sütliman olduğu manasına da gelmiyor. Özellikle son yıllarda organize suç örgütlerinin sayıca artması ve faaliyetlerinin tehlikeli biçimde genişlemesi giderek tehlike çanlarının çalmasına yol açıyor.
 
Bilhassa son yıllarda, ülkemizi günbegün daha fazla uğraştıran düzensiz göç ve bununla bağlantılı gelişmeler, çok dikkat etmemiz gereken bir noktaya tırmanmış durumda. Zira kimi suç olaylarında, yabancı uyruklu şahısların doğrudan rol aldığını görüyoruz. Emniyet asayiş raporlarında, bu yabancıların suç olaylarına karışma nispetinin ne olduğunu bilmiyoruz. Ama giderek daha fazla konuşulduğuna göre, tehlikenin farkına varmamız gerekiyor!..
 
Tabii suç işleyenlerin yalnızca yabancı uyruklu kişiler olduğunu söylemiyoruz. Yerli-yabancı, suça karışan kim olursa olsun, suça teşebbüs etmeden devletin demir yumruğunu ensesinde hissederse, kanunları çiğneme cüretini kolay kolay gösteremez. Ama bu alanda bir gevşeklik veya boşluk hissederse, suç işleme cüreti artar maalesef.
 
İstanbul dünyanın sayılı metropollerinden ve her milletten insanın geçici veya kalıcı olarak barındığı bir şehir. Günlük seyyar nüfusla birlikte, 20 milyon, belki daha da fazla kişinin yaşadığı bu devasa şehirde, emniyet ve asayiş meselesi hiç kolay bir konu değil… Bu şartlar altında dahi İstanbul, dünyanın en güvenli şehirlerinin başında geliyor.
 
Gelgelelim son zamanlarda özellikle bazı ilçelerde, insanların güvenini sarsan, korku ve endişeye sevk eden olaylar dikkat çekici şekilde artış gösteriyor. Sokak çetelerinin en fazla boy gösterdiği yerlerden biri de Esenyurt… Kalabalık nüfusu ve kozmopolit yapısıyla, bu ilçede giderek tedirginlik hâsıl eden asayiş olayları artıyor. Tehlikeli sonuçlara giden gelişmelerin, zamanında tedbir alınmazsa, daha sonra önüne geçmek zorlaşır. O yüzden, “yılanın başını küçükken ezmeli” atasözüne uygun biçimde hareket edilmelidir. İçişleri eski bakanımız Süleyman Soylu, uyuşturucu tacirlerini kastederek; “Kırın bacaklarını…” derken, aslında bir gerçeği işaret ediyordu. Suçlu devletin demir yumruğunu ensesinde hissetmeli, buna rağmen suç işlerse de, ibret-i âlem olacak şekilde cezaya çarptırılmalı!..
 
Organize suç örgütleri, büyüyüp palazlandıktan sonra, devlet içinde bazı şahısları da kontrole alarak, kendilerini dokunulmaz bir konuma taşıyor. İşte bu noktadan sonra iş işten geçiyor. Türkiye böyle bir hâle düşmedi çok şükür. Fakat çok dikkatli olmak lazım… Bunun misali orta ve güney Amerika ülkeleridir. El Salvador, Guatemala, Honduras, Kolombiya gibi ülkelerde, çeteler devleti teslim almış durumda! Öyle bir suç ortamı var ki, hapishanelerde mahkûmlara yer bile yok… Latin Amerika’nın en büyük ikinci ülkesi olan Meksika’da, belediye başkanı, emniyet müdürü, güvenlik görevlileri ve diğer devlet memurları, vazife yapmaktan aciz! Suç çetelerinin üstüne gitme cesaretini gösterenler derhal hedef hâline geliyor, çok geçemden de ortadan kaldırılıyor. Evet, ne yazık ki koskoca Meksika, suç örgütleri karşısında çaresiz duruma düşmüş bulunuyor. Gün geçmiyor ki, mafya gruplarının yaptığı toplu katliamlarla ülke sarsılmasın. Sözün kısası, Meksika ülke yönetimi açısından tam bir çıkmazın içinde.
 
Sadece Latin Amerika böyle değil tabii. Amerika Birleşik Devletleri gibi güçlü bir ülke dahi, suç işlenmesini önleme bakımından büyük acizlik içinde. Bireysel silahlanma ve suç örgütlerinin faaliyetleri neticesinde, her yıl on binlerce kişi öldürülüyor. ABD hâlen silah taşıma serbestliğinin ceremesini çekiyor… Sosyal ve ekonomik sebeplerle, silahlanmaya sınır da getirilemiyor. Netice olarak, vaziyet her gün daha da sıkıntıya giriyor.
 
Türkiye’de de son yıllarda, ruhsatlı veya ruhsatsız silah satışında ciddi bir artış görülüyor ve bu durum suç olaylarında da çok etkili oluyor maalesef. Şayet bugünden daha sıkı tedbirler alınmazsa ileride ülkenin başı fena hâlde sıkıntıya girebilir. Esenyurt’ta suç çetelerinin güpegündüz yaptıkları katliamın görüntüleri, tek kelimeyle toplumu dehşete düşürdü! Buna benzer vahşetlerin hepsinin görüntüsü medya mecralarına girmediği için, tehlikenin boyutlarını anlamakta toplum geç kalabiliyor. Fakat devletin bu konuda kesinlikle çok kararlı ve hızlı hareket emesi şart. Yapanın yanına kâr kalmadığının kesin biçimde ortaya konulması lazım. İnsanlar evinde, iş yerinde ve sokakta güven içinde olursa, o zaman tam manasıyla huzur ve güven ortamı tesis edilmiş olur…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.