Sıra geldi mitinglere...

A -
A +

Aday listelerinin siyasi arenada kaldırdığı toz bulutları, yavaş yavaş çekiliyor. Kızanlar -küsenler, darılanlar-kırılanlar, çekilenler ve partilerdeki görevlerinden dahi istifa edenler... Bütün bunlar, temelde şunu gösteriyor: Ülkemizde siyaset sağlıklı zeminlerde yapılmıyor, yapılamıyor. Ülkede demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmemiş olduğu için; parti içi demokrasinin de sağlıklı işlemesi beklenemez tabiatıyla. Çünkü hali hazırdaki parti üyeliği yapısı ve delege sistemi ile; şaibesiz bir ön seçimin yapılması imkansızdır. Bunun yanında, parti merkez yönetimlerinin taşra teşkilatlarına olan güven derecesi ve kontrolü elde tutma kaygısı; zaten işin başında ön seçimler için bir maniadır... Bu sebepledir ki, on yıllardır her seçim sırasında ön seçimlerin yapılması konuşulur. Ama sadece konuşulur. Bazı partilerin birkaç seçim çevresinde yaptığı göstermelik ön seçimin dışında; bütün adaylar merkez yoklaması ile belirlenir! Merkez yoklaması... Yani, son sözün her zaman parti lideri tarafından söylendiği; bütün listelerin Parti Merkezindeki dar "çekirdek kadro" tarafından düzenlendiği sistemin adı. Bu sistemin işleyişi de; her seferinde partinin siyasi iddia ve performansına, liderin vizyonuna ve tabii ki, ülkede hüküm süren siyasi atmosfere göre bir seyir izler. Bu defa da öyle oldu. Sağ ve soldaki iki büyük partinin listelerine bakıldığında, bu durumu çok net olarak görmek mümkün. Belki de ilk defa, genel seçimlere gidilirken, siyasi partilerin aday listelerinde böylesine geniş ve radikal değişiklikler yapılıyor. Türkiye'de, şayet siyasetin üzerine düşen bunca antidemokratik gölgeler ve müdahaleler olmasaydı; herhalde günümüzde daha sağlıklı ve oturmuş bir parti düzeni ile, oy avcılığı ve fırsatçılık yerine daha ilkeli bir siyaset anlayışı hakim olurdu. İşte o zaman da, partiler arasında bu kadar gel-gitler yaşanmazdı. Dürüst ve şeffaf siyaset yerine, menfaat hesaplarına dayalı işbirlikçilik hakim olmazdı. Şu DP (Eski DYP ) ile ANAP arasında yaşanan trajediye bakar mısınız?! İhtiyari birleşme ve ittifaklar yerine; zorlama ve dayatmalara maruz kalınca, ortaya böyle garabetler çıkıyor ve sonuç da hüsran oluyor... Bu seçimlerde, genel hatlarıyla politikasını değiştirmeden sürdüren ve aday listelerini de; bazı istisnalar dışında, büyük çapta eski isimlerle şekillendiren MHP'nin nasıl bir performans gösterebileceği merak ediliyor. Bugünden itibaren seçim meydanlarında açıklanacak yeni projeler, programlar ve tabii ki, adayların kişiliği ile onların vereceği sözler ve vaatler seçmenin kararında etkili olacaktır. Artık herkesin gözü miting meydanlarına kayacak... Burada partilerin organizasyon kabiliyeti, kürsüye çıkacak hatiplerin becerisi ve toplanacak kalabalıkların olumlu veya olumsuz reaksiyonu; sandık sonuçlarına belli ölçüde doğrudan yansıyacaktır. Ama şu hususun da altını çizmekte yarar var: Türkiye'de seçmen bilinci, ne yazık ki; henüz partilerin programları ile seçim vaatlerini ve hükümetlerin icraatını tam anlamıyla kavrayıp değerlendirebilecek seviyede değildir. Böyle olunca da, gerçeklerin yerini hamaset ve mugalata; ölçüsü endazesi olmayan uçuk-kaçık vaatler, kandırmacalar, zihin karıştırmalar vs. alıyor. Keşke seçmen doğrularla yanlışları; yalanlarla gerçekleri tam manasıyla tefrik edebilecek bir siyasi bilince sahip olsa!.. İşte o zaman, bazı kazip şöhretler ne listelerde, ne de meydanlarda asla kendilerine yer bulamazdı. .... Düzeltme ve özür: Bir önceki yazımızda; medyadaki yaygın haberlere dayanarak; Mehmet Ali Bayar'ın CHP tarafından Sakarya'da liste başı yapıldığını ifade etmiştik. Son günlerdeki bilgi kirlenmesi, maalesef bizi de yanılttı ve bu asılsız habere, sehven köşemizde yer verdik. Bu yanlışlığı düzeltir özür dileriz. İ.K.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.