"Sivil darbe" mi, daha neler!

A -
A +

"Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk..." diye flaş cümlelerle anlatılsa da, üç tane muvazzaf general ve amiralin, haklarındaki soruşturma ve kovuşturma nedeniyle görevden alınmasını; "sivil darbe" filan diye tanımlamaya kalkışmak, komiktir. Böyle bir zorlama sadece siyasi ajitasyon olabilir. CHP'li Kemal Anadol bu kadarıyla da yetinmeyip, işin içine "intikam" gibi son derece yersiz, asılsız ve kışkırtıcı ifadeler de kattı. Yazık. Hem de iki kere yazık. Birincisi CHP adına, ikincisi demokratik Türkiye adına!.. Kemal Anadol'un hangi saiklerle hukuki bir olayı, nasıl böyle saptırmaya çalıştığını bilemeyiz, ama kendisi İspanya'da politika yapıyor olsaydı; herhalde sivil darbe değil de, "SİVİL OTORİTE"nin ne demek olduğunu daha iyi anlayacaktı. İspanya'nın bayan savunma bakanı Charme Chacon yalnızca sivil otoriteyi pekiştirmek için, genelkurmay başkanını ve üç kuvvet komutanını bir çırpıda görevden alıverdi. Oradaki muhalefet partilerinden kimse çıkıp da bu ne iş, diye sormadı bile... Oysa, Anadol'un garip söylemi ile değerlendirilmeye kalkılsa, Bayan Chacon'un icraatı sırf spor olsun kabilinden bir şeydir. Lakin sivil otorite ve hukuk devleti, Anadol'un anladığı gibi değil. MHP'nin yaklaşımında da hayli sıkıntı var... 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun görevden el çektirme ile ilgili 65. maddesinin hükümleri çerçevesinde, Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu'nun İçişleri Bakanı, Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu'nun da Milli Savunma Bakanı tarafından açığa alınmasını, "Böyle bir kararı niçin haklarında yolsuzluk iddiası bulunan belediye başkanları için de almıyorlar?.." türünden polemik konusu yapmak, kusura bakılmasın ama; ciddi bir tavır değil. Sırf hükümeti eleştirmek maksadıyla, hukuka uygun olarak yapılan çok önemli bir işleme kulp takmak asla doğru değildir. Açığa alınan iki general ve bir amiral, kamuoyunda "Balyoz" diye bilinen davada sanık durumunda kişilerdir. Zaten ağustos ayındaki Askerî Şûra'da, her üçü de bu durumları nedeniyle terfi ettirilmemişlerdir. Ancak fiilen, bir üst rütbe görevine vekaleten atanmışlardır. Her üçü de terfi konusunu Askerî Yüksek İdare Mahkemesine götürmüş ve oradan lehlerine karar çıkmıştır. AYİM'den çıkan bu kararın uygulanıp uygulanmaması da yine Yürütmenin takdir yetkisindedir. Aynı şekilde bu generallerin, ilgili kanundaki hükümler gereğince görevden alınması da Yürütmenin takdir yetkisindedir. Özetle, her iki bakan da takdir yetkisini kullanmış, ama hukuka uygun biçimde kullanmıştır. Dikkat edilirse, eleştirilerde kimse bu görevden alınmaların hukuken yanlış olduğunu ileri sürmüyor. Hatta kimileri bu tasarrufun neden gecikmiş olduğunu sorguluyor... Şayet Türkiye'de hukuk devleti kuralları işleyecekse, demokratik düzenin gereği olarak sivil otorite askerî cenah da dahil her kesimde geçerli olacaksa; bakanların görevden el çektirme tasarrufuna muhatap olan kişilerin general olup olmamalarına göre değil, niçin böyle bir muameleye tabi tutulduklarının hukuki temeli irdelenmelidir. Sansasyonel laflarla ortalığı bulandırmak isteyenler, beyhude çırpınıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.