Siyasiler niçin kefenle dolaşır?!.

A -
A +

Başbakan Tayyip Erdoğan; kendisine suikast yapılma ihtimali ve iddiaları ile ilgili bir soruyu verdiği cevap ta; "... Siyasiler bayramlığı ve kefeni ile dolaşır!.." dedi. Erdoğan aynı soruya verdiği cevabın birinci cümlesinde ise daha geniş, yani bütün insanları, hatta bütün canlıların hayatı ile ilgili bir gerçeği tekrarladı; "Allah'ın verdiği canı onun müsaadesi olmadan kimse alamaz..." Buna benzer bir açıklamayı, merhum Turgut Özal; ANAP Büyük Kongresi sırasında, kendisine karşı girişilen suikast olayından sadece bir dakika sonra yapmıştı. O müthiş atmosfer içinde rahmetli Özal, hafızalara kazınacak olan şu cümleyi salonda nefesini tutmuş insanların heyecanını dindirecek bir eda ile haykırmıştı: "Allahın verdiği bu canı ondan başka alacak kimse yoktur!.." "Siyasetçinin iki gömleği vardır, biri bayramlık, biri idamlıktır..." sözünü de ilk önce o söylemişti. Daha sonra Tansu Çiller benzer bir ifadeyi tekrarlamıştı. Son olarak Sayın Erdoğan telaffuz ettiğinde ve daha önce de, merhum Özal ve sonrasında Çiller bu ifadeleri seslendirdiğinde, insanlar şüphesiz merak etmiştir; acaba neden siyasiler bayramlık ve kefenlikleri ile dolaşır?.. İnsanlık tarihi siyasi cinayetlerle, suikastlerle ve idamlarla doludur. Mesela Amerika Birleşik Devletlerinde son 150 yılda üç tane devlet başkanı öldürülmüştür: Abraham Lincoln, Gamaliel Harding ve John Fitzgerald Kennedy... Lincoln tiyatro seyrederken, Harding, bir otel odasında zehirli böceğin sokması suretiyle, Kennedy ise, Dallas'ta uzaktan dürbünlü tüfekle ateş edilerek... öldürüldü. Bu cinayetlerle ilgili olarak yüzlerce kitap, binlerce makale yazıldı. Onlarca film ve bir o kadar da belgesel yapıldı. Ama o cinayetlerin gerçek sebebi veya sebepleri tam olarak aydınlatılamadı. Bazıları bilindiği halde aydınlatılamadı! Bazı suikastler teşebbüs mertebesinde kaldı. Mesela Ronald Reagan'a ateş edip yaralayan gencin, sevgilisine hava atmak için böyle bir şeye kalkıştığı açıklandı. Yani bir "meczup" olayı!.. Meczup olayları bizim tarihimizde de çoktur. Bazılarınızın aklına hemen Anıtkabir'deki olay gelmiştir ama, bahsetmek istediğim o değil... Mesela Sokollu Mehmet Paşa'yı "meczup" yani deli diye bilinen birisi hançerle öldürmüştür!.. Ama cinayetin ardından yapılan tahkikatta şahsın hiç de meczup olmadığı derhal tespit edilmiştir. İşin içinde çok derin dış bağlantılar vardır! Altı yüz yıllık Osmanlı devletinde, bir düzineden fazla padişah tahttan indirilmiştir. Bunların yarısı katledilmiştir. Ama bizler en fazla Genç Osman'ı ve Abdülaziz Han'ı hatırlarız... Devlet başkanlarının katledilmesi İslam tarihinde de çok elim olaylara yol açmıştır. Büyük fitnelere sebep olmuştur. Dört Büyük Halife'den Hazreti Ebu Bekir hariç, diğerlerinin hepsi katledilmiştir!.. Gerisini varin siz hesaplayın... Siyasi cinayetlerin yanında siyasi idamların da haddi hesabı yoktur. Bizim tarihimizde de bu sayı çok kabarıktır. Çandarlı Halil Paşa'dan, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya; Maliye Nazırı Cavid Bey'den, Başvekil Adnan Menderes, Hariciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu ve yine Maliye Vekili Hasan Polatkan'a kadar nice nice isimler... Nice nice feci olaylar, ibret verici hayat hikâyeleri. Hangileri idam cezasına müstehaktı? Hangileri mazlumdu ve haksız yere canına kast edilmişti? Bu davaların ve hesapların hepsi artık "Mahkeme-i Kübra"ya kalmış durumda... Orada düzmece delillerle suçlanmak da yok, delil yetersizliğinden beraat etmek de!.. Orada gerçek hesaplaşma olacak ve herkes ama herkes hakkını alacak. Yazıya nereden başladık nereye geldik!.. Biz yine siyasetçilerin şu iki gömleğine dönelim. Siyasetçilerin makamları büyüdükçe hayatlarına yönelen tehlikeler de büyüyor maalesef. Yetkileri genişledikçe adeta düşmanları da çoğalıyor!.. Bazen siyasi sebeplerle, bazen de siyaset dışı sebeplerle, belki sadece meşhur oldukları için hayatları tehlikeye giriyor. Bazen siyasetçiler, yönetiminden sorumlu oldukları devletin bazı birimlerinin de iştirakiyle kurulan tezgâhlar sonucu öldürülebiliyor... İşte Kennedy suikastı, işte İtalyan Başbakanı Aldo Moro. Altına Kızıl Tugaylar imzası atılan Aldo Moro cinayetinin; aslında tam bir derin devlet işi (Gladyo) olduğu, daha sonra resmen açıklandı!.. Bazen böyle derin cinayetler; derin devlet denilen unsurlar tarafından ve yine vatan-millet namına işlenebiliyor! Bu tür olaylar bazen sağ, bazen sol diye bilinen örgütlerin üstüne yıkılır. Çoğu da faili meçhul vaziyette olur... Peki siyasiler ne yapabilir? Erdoğan'ın dediği gibi "Tedbir alıp yola devam etmek"ten başka çare yoktur. Çünkü siyasetçiler işin başında, bu tehlikeleri bilerek ve göze alarak işin içine girmiştir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.