Sloganları, yalanları, yanlışları artık bir tarafa bırakalım!..

A -
A +

Sahi cumartesi günü sabahından beri, TV kanallarından yetkili-yetkisiz, bilgili-bilgisiz; yüzlerce insanın yaptığı resmî ve resmî olmayan açıklamaları şöyle bir dikkatle harmanlayanınız var mı? Söylenenlerin acaba yüzde kaçı gerçekleri ifade ediyor?!. Teröre karşı çare ve tedbir olarak, ileri sürülen çözüm yollarının ne kadarı yeni ve orijinal? Mesela Güneydoğu'da yirmi küsur sene sıkıyönetimle birlikte uygulanan olağanüstü hâl, ne kadar sonuç verdi? Terörü azalttı mı, yoksa tam aksine terörün altyapısını güçlendirdi mi? Ana muhalefet partisinin lideri, sırf hükümete gol atmak saikiyle, akla ziyan şeyler söylüyor. Neymiş efendim "Açılım ülkeyi bölünmeye götürmüş. Terör de bu yüzden artış göstermiş..."miş. Bakınız bu incileri döktüren sayın lider, Cumhurbaşkanı'nın konu ile ilgili görüşme davetini, parti çalışmalarını bahane ederek erteliyor. Alın size ciddiyet ve sorumluluk örneği! Devlet yönetimi bu kadar ucuz bir şey olmasa gerek. Öncelikle milli meselelerle iç politika ve parti hesaplarını, birbirine karıştırmamak lazım. Sırf iktidar yıpransın diye, terörle mücadelede yan çizmek, kabul edilebilir bir şey değildir. Bu arada mücadele yöntemleri konusunda kendimizi kandırmayalım. Terörle mücadele yönteminde, Türkiye ta baştan yanlış yaptı. Ne yazık ki, çeyrek asır boyunca bu yanlışlık sık sık dile getirilse de, gereği yapılmadı. Zira terörle mücadele, düzenli ordu birlikleriyle yapılacak bir şey değil. Bunu söylemek için uzman olmaya da gerek yok. Biraz literatür karıştıran, dünyadaki olayları izlemiş olanlar da, durumu kavrayabilir. Çünkü terörle mücadele için, özel yetiştirilmiş polis ve jandarma timleri ile daha kesin sonuç almak, bütün dünyanın pratiği... Gerçekler bu kadar açık ve net ortada iken, neden bunca yıl yanlışta ısrar edildiğini iyi araştırmak gerekiyor... Terörist saldırılarda hayatını kaybeden askerlerimizin büyük çoğunluğunun, böyle bir mücadele için yeterli eğitim ve tecrübeye sahip olmadığı, bundan dolayı zayiatın daha fazla olduğu sürekli tekrarlanıyor. Bu konuda giderek vatandaşın öfkesi de büyüyor. Peki Güneydoğu'da bir dönem yoğun olarak görevlendirilen özel timler, acaba niçin geri çekildi? Diğer taraftan çeyrek asrı aşkın zamandır, terörle sürdürülen mücadeleye rağmen; hâlâ daha istihbarat zaafının yaşanıyor olmasının izahı yoktur. Ne yazık ki, bu konuda cevabı verilmeyen pek çok soru halkımızın zihninde birikmiş bulunmaktadır. Gediktepe'de Başbakan'a brifing veren Tümgeneralin bazı sözleri, doğrusu hayli şaşırtıcı... Genelkurmay İç Güvenlik Harekât Dairesi, 14 saat önce terörist saldırıların artacağına dair uyarıda bulunuyor. Haftalardır özellikle Hakkari bölgesinde birlikler teyakkuza geçirilmiş. Buna rağmen, General diyor ki: "Gece 23.30 sıralarında bölgede bazı şahıslar görüldü, bunun üzerine top atışı yapıldı. Hatta el bombaları da kullanıldı. Ama karşılık gelmeyince, bunlar çoban veya kaçakçı sanıldı!.." Sizce burada bir gariplik yok mu? Konuya yarın devam edeceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.