Danıştay (Nam-ı diğer: Şûray-ı Devlet) hukuk sistemimizde 140 yılı geride bırakmış... Cumartesi günü, bu münasebetle Danıştay Başkanı Sumru Çörtöğlu, uzun ve pek çok açıdan tartışma götürür bir konuşma yaptı. Bugün itibariyle yaş haddinden emekliye ayrılacak olan Sayın Çörtoğlu, hukuk ve yargı üzerine konuştu ama; galiba aktif görevinin bitmesine üç gün kala, biraz da giderayak siyasi mesajlar vermek istedi!.. Aslında söylediklerinde yeni bir şey yoktu... Daha çok malumun ilâmı niteliğindeydi. Anayasanın egemenliğin kullanımını, yalnızca seçimle gelmiş olanlara değil, Anayasa ile verilen görev ve yetkiler çerçevesinde diğer organlarına da tanıdığına dikkat çeken Çörtoğlu; "Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş toplumlarda son söz yargıya aittir..." dedi. Bir yüksek yargı organı başkanının yargının önemine dikkat çekmesi son derece anlaşılır bir durum. Ancak, hukuk devleti ile yargıçlar devletini (jüristokrasi) de birbirine karıştırmamak gerekir. Yasama ve yürütmenin yargı ile dengelenmesinden kasıt, herhalde yargının yetki sınırlarını aşarak, kendisini yasamanın yerine koyması olmasa gerek!.. Çörtoğlu konuşmasında, milletin iradesine hiç vurgu yapmadı... Baştan sona değişik ifadelerle neredeyse hep aynı şeyleri tekrarladı. "Temel hak ve özgürlükler açısından en büyük güvencenin yargı bağımsızlığı olduğunu" söyledi ama; bireylerin temel hak ve hürriyetlerinden olan eğitim hakkının sınırlanmasına da kendince meşruiyet biçti... Üniversitelerde baş örtüsü özgürlüğüne yönelik düzenlemenin "bireysel eğitim hakkının sağlanması" olarak görülemeyeceğini ileri sürdü. İşte, işin püf noktası da burasıydı! Kapatma davasıyla ilgili olarak, AB cenahından gelen eleştirilere çok sert tepki verdi. İlk bakışta bu tavır, milliyetçilik duygularını okşama açısından bazılarına sempatik gelebilir. Ancak şunu da düşünmek gerekmez mi? Acaba Türkiye'deki kadar, yargının tarafsızlığının tartışma konusu olduğu bir başka gelişmiş demokrasi ve hukuk devleti var mıdır? Sumru Çörtoğlu ve onun gibi düşünenler bu husus üzerinde hiç kafa yoruyorlar mı? Çörtoğlu konuşmasında sık sık; "hukukun üstünlüğü" dedi ama, bundan daha çok yargının önemine vurgu yaptı... Yargı elbette çok önemlidir. Ama yargı hukukun önüne geçemez!.. Kendisi teoride; "yargının aktive olması" diye tanımlanan bir durumu savunuyormuş gibi bir görüntü verdi. Herhalde bu sebepten olacak ki, demokrasinin, yani halk iradesinin öneminden bahsetme gereği duymadı... Çörtoğlu, bu konuşmasından daha bir gün önce de, anayasa ve hukuk düzenini silah zoru ile rafa kaldıran bir darbeye alkış tutan, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan için yapılan suç duyurusunu; "kanundaki suç koşulları oluşmamıştır..." diyerek geri çevirdi. Soruşturmaya gerek görmeme kararını, bir tarafa bırakalım. Ama şu soruyu soralım: Sayın Çörtoğlu, acaba kişisel olarak 27 Mayıs darbesini Tansel Çölaşan gibi mi değerlendiriyor? Yani, hukuk düzenini silah zoru ile ortadan kaldıran bir hareketi; o da meşru görüyor ve övüyor mu?