Dün ikinci dünya savaşından sonra Avrupa'nın gördüğü en büyük katliam olan 'Srebrenica Vahşeti'nin onuncu yıl dönümü idi. 11 Temmuz 1995 tarihinde, tamamı Müslüman Boşnak olan ve yaşları 14 ila 75 arasında değişen sekiz binden fazla erkek, General Ratko Mladiç'in bizzat komuta ettiği Sırp askerleri tarafından hunharca katledildi. Srebrenica katliamı hem Avrupa için, hem de Birleşmiş Milletler Teşkilatı için tarihi bir ayıp ve büyük bir yüz karası olarak orta yerde durmaktadır!.. Çünkü, katliamın yapıldığı tarihte, Srebrenica şehri, Birleşmiş Milletler'in "güvenli bölge" ilan ettiği bir yerdi. Ve burada güvenliği sağlamak üzere Hollanda askerleri görevli bulunuyordu. Hollandalı askerler, BM Görev Gücü olarak, Srebrenica'da bulunan bütün Boşnakların silahlarına el koymuş ve onları eli boş bırakmıştı! Ama aynı Hollandalı askerler, gözü dönmüş Sırp taburlarının kente girip silahsız ve korunmasız insanları vahşice katletmesine hiçbir şekilde mani olmayı nedense düşünmemişti. Hatta tam bir pasiflik vaziyeti alarak Sırp katillerin işini oldukça kolaylaştırmıştı! Hollanda Ordusu için şüphesiz tam bir yüz karası olan bu durumun sorumluları hakkında kayda değer bir işlem de yapılmadı şimdiye kadar... Avrupa'nın tam orta yerinde üç yıl boyunca devam eden trajediye sessiz ve seyirci kalan Avrupa, tarihindeki kara sayfalarından biri olan Saraybosna kuşatması ve bu dönemde yapılan katliamlar hakkında ciddi bir öz eleştiriyi yapma cesaretini de gösteremedi. Her fırsatta Ermeni meselesi ile karşımızda aslan kesilen Avrupa, başta Srebrenica olmak üzere, Bosna-Hersek'in bütün kentlerinde boğazlanan masum insanların, kendisi üzerine sıçrayan kanlarını nedense temizlemeyi akıl etmiyor. Dün Srebrenica'da yapılan anma töreni herhalde hafızalardan kolay kolay silinmeyecek. Bundan iki hafta önce televizyonlardan gösterilen bazı katliam görüntüleri de elbette hiç unutulmayacak... Hani Sırp canilerin katliama başlamadan önce, papaz tarafından sözüm ona kutsanmalarına dair görüntüler vardı ya; işte onlardan bahsediyoruz! Evet, Bosna Hersek'te şimdiye kadar ortaya çıkarılan 300 toplu mezarda, tam on altı bin beş yüz ceset tesbit edildi. Dünkü törenler sırasında, cesetlerin kemikleri üzerinde yapılan DNA testi ile kimlikleri belirlenen 610 Srebrenicalının defin işlemi de yapıldı. Merak ediyorum acaba insan hakları edebiyatında kimseye söz bırakmak istemeyen Hollandalılar nasıl bir duygu ile o toplu cenaze törenini izlediler!.. İki yüz binden fazla Müslümanın katledilmesinden sorumlu olan Bosna Sırplarının lideri Radovan Karadziç ve onun başkomutanı General Ratko Mladiç, aradan geçen on seneye rağmen, hâlâ daha yakalanamadılar. Bosna-Hersek'teki soykırımın baş suçlusu olan Sırbistan eski Devlet Başkanı ve birçok yardımcısı, işledikleri insanlık suçlarından ötürü 'Uluslararası Mahkeme'de, hesap verirken, bu iki eşkıyanın hâlâ daha saklanıyor olabilmeleri gerçekten üzücü. Temennimiz fazla uzak olmayan bir gelecekte bunların da yakalanıp hesaba çekilmesidir. Evet, Avrupa Srebrenica gibi pek çok ciddi sınavda, çifte standartlı davranışı yüzünden hep sınıfta kalmıştır. PKK terörüne, Avrupa'nın uzun yıllar gösterdiği tolerans ve başta Hollanda olmak üzere bazı ülkelerin verdiği siyasi destek bunun en açık delilidir. Belçika, eli kanlı bir katili, uluslararası hukuk hükümlerine rağmen, yıllardır himaye etmektedir. Avrupa'nın bu ikiyüzlülük ve çifte standart pişkinliğini ortaya koyan bir başka durum da, Londra'daki son terör olayından sonra, medyanın sergilediği tavırdır. Bombalama olayından sonra sık sık daha önce İspanya'da gerçekleştirilmiş olan eylemlerden bahsedilirken, aynı olayların benzeri olan İstanbul'daki Sinagog ve banka bombalanması hadiseleri, çok enteresan bir şekilde, adeta hiç olmamış gibi es geçiliyor. Neden acaba? Üstelik İstanbul'daki eylemlerde ölen insan sayısı toplam olarak Londra'dakinden fazla olduğu halde... Bir şeyin altını çizmek gerekiyor; katliam ve soykırıma seyirci kalan, kendi toprakları dışındaki terör örgütlerine müsamaha gösteren, hatta destek veren bir Avrupa, bu zihniyetle sonunda bizzat kendisini de vurmaya başlayan teröre karşı gereken ölçüde etkili bir mücadele veremez! Avrupa'nın her şeyden önce çifte standart zihniyetini terk etmesi lazım!..