Su baskını ve altyapımızın durumu

Sesli Dinle
A -
A +

Bunaltıcı sıcaklar bitti bitiyor derken, sel felaketleri bir kâbus gibi çöktü!.. Samsun’da, Aksaray’da, Kırklareli’de ve İstanbul’da tek kelimeyle felaket yaşandı. Maalesef, can kayıpları ve büyük maddi hasar söz konusu.

 

 

 

Aksaray’da, selin annesinin kucağından kapıp götürdüğü üç aylık Asel Bebeğin yürek burkucu hikâyesi…  Yüzlerce kişi, beş günden beri onu arıyor. Fakat maalesef hâlâ kendisinden bir haber yok. Samsun gibi, Aksaray’da da sel felaketi şehri altüst etti. Derken aynı felaket bu defa Kırklareli’de kendini gösterdi. Turistik kamp yeri göle döndü ve orada tatil yapanlar sulara kapıldı. Üç vatandaşımız maalesef hayatını kaybetti. Üç kişi de hâlâ kayıp. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamasına göre, yedi yüz kişilik ekip de o kayıpları arıyor…

 

Bu illerimizde yaşanan afetin yaraları sarılmaya çalışılırken, sel bu defa İstanbul’u vurdu. Arnavutköy, Başakşehir, Küçükçekmece, Sultangazi ve Eyüp ilçeleri en çok etkilenen ilçeler. Üç aylık yağış birkaç saat içinde düştü. Arnavutköy’e yağan yağış miktarı 128 kg… Bu kadar yağış karşısında hiçbir altyapının dayanması mümkün değil. Zaten öyle oldu ve İstanbul tek kelimeyle sele teslim oldu. Biri yabancı uyruklu iki kişi sele kapılıp hayatını kaybetti. 30'dan fazla da yaralı var. Son birkaç yıldır ülkemizde yağış rejiminin dramatik şekilde değişmesi, beraberinde bu felaketleri getiriyor. Uzmanların verdiği bilgiye göre bundan sonra böyle afetlere daha sık maruz kalma durumumuz söz konusu.

 

Yakın geçmişte, özellikle Karadeniz Bölgesindeki yerleşim yerlerimizin selden gördüğü büyük hasarları hâlâ onarmaya çalışıyoruz. Giresun Dereli ve Kastamonu Bozkurt ilçelerinde tam bir yıkım yaşanmıştı… Rize ve Artvin’de selin tarumar ettiği başka birçok yer var. Ve ne yazık ki her geçen gün yenileri de ekleniyor. Son olarak İstanbul’un yukarıda adlarını verdiğimiz ilçelerinde, ürkütücü boyutlarda maddi hasar oluştu. Halkalı Gümrüğünde tır kamyonları âdeta oyuncak kayık gibi su üstünde yüzüyor… Anlayacağınız bu işin şakası yok. Başka illerimiz için de buna benzer muhtemel afetlere karşı, peş peşe uyarılar yapılıyor. Zararın neresinden dönülse kârdır derler. Bugünden itibaren ne kadar tedbir alınabilirse, o derece daha az hasarla kurtulmak mümkündür. Zaten hayli sıkıntılı bir dönemden geçen Türkiye ekonomisi, bir de böyle felaketler sebebiyle ciddi yük altına giriyor. 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin getirdiği büyük yıkımı telafi etmek için milletçe sürdürülen mücadeleyi görüyoruz. Deprem, yangınlar, sel felaketleri vb. afetler böyle devasa faturalar bindirince, yükün altından kalkabilmek iyice zorlaşıyor… Hâl böyle olunca, çaresiz yaşadığımız olağanüstü şartlar hüküm sürüyor!

 

Bakan Yerlikaya, afetler konusunda vatandaşların yapılan uyarıları dikkate almalarını hatırlatıyor. Bir süreden beri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki de imar konusunda kırmızı çizgileri duyurmaya devam ediyor. Fay hatları üzerinde, dere yataklarında, sıvılaşan zeminlerde, kesinlikle inşaat yapılmasına izin verilmeyeceğini belirtiyor. Keza mühendislik konusunda şartlara uyma hususunda sıfır tolerans gösterileceğini ifade ediyor.

 

Bunlar önemli hususlar şüphesiz. Öyle ki bazen resmî kurumlar dahi yeteri kadar titiz ve dikkatli davranmayınca tuhaf durumlar ortaya çıkıyor. Mesela Bozkurt ilçesinde yıkılan bir köprünün tekrar yanlış yere yapıldığı için ikinci defa yıkılması gibi!.. Örnekler elbette çoğaltılabilir. İnsanların çeşitli sebeplerle özensiz ve yanlış davranması, mevzuata uymaması hâlinde, devlet kurumlarının kontrol ve denetimi son derece hayatidir. Şimdiye kadar yaşadığımız faciaların temelinde, genellikle tedbirsizlik; dikkatsizlik, laubalilik, maddi çıkar için prensipleri görmezlikten gelme vs. yatıyor. Bu sakil durum neticesinde, büyük maddi ve manevi kayıplar verdiğimiz hâlde, nedense yeteri kadar ciddi bir muhasebe yapmayı beceremedik. Ama artık bunu başarmalıyız. Şartlar giderek ağırlaşıyor. Kayıpların telafi edilmesi giderek daha zorlaşıyor. Bu arada dünya ülkeleriyle rekabette güç kaybı yaşanıyor. Dolayısıyla en hızlı şekilde, gelişmiş ülkelerin yeni iklim ve tabiat şartları karşısında neler yaptığını sıkı takip etmemiz gerekiyor...

 

Şehirlerin altyapısının iklim ve yağış rejimlerinin getirdiği yeni sonuçlara göre, mutlaka baştan aşağı gözden geçirilmesi şart. Atık su kanallarının afet yağışlarına göre daha kapasiteli olarak inşa edilmesi zaruridir… Bir tarafta su kıtlığı yaşanırken, diğer yanda giderek daha hızlı ve yoğun seyreden yağış rejimine karşı, binaların çatılarından yağmur sularının ortak depolara yönlendirilmesi çok önemlidir. Hem atık su kanallarının yükünü hafifletmek hem de boşa akacak sudan tasarruf etmek mübrem bir ihtiyaçtır. Su tasarrufunu azami seviyeye çıkarmaktan başka çare yoktur. Yağmur suları bu manada en önce gelmektedir. Lakin en önemli husus, ev ve iş yerlerimizi suya gark eden su baskınlarının azaltılmasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
ssda 8 Eylül 2023 08:19

çinin , hindistanın bilinçsiz sanayileşmesi, karbon emisyonunun hızla artması ,sonucu ısıyı adeta şarj eden bir atmosfer ,geç ve gelen ani yağışlar..