Yukarıdaki ifade Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi'ye ait. El Haşimi Irak'ın önemli siyasi figürlerinden. Sünni cephenin Cumhurbaşkanı adayı idi. Ne var ki, ABD'nin stratejik menfaatleri gereği; Irak'ta Kürtler, nüfus bakımından oran olarak hak etmedikleri bir ağırlıkta post işgal ediyor... Hem cumhurbaşkanlığı, hem de dışişleri bakanlığı gibi iki çok önemli koltuğu, ABD'nin himaye ve desteği ile Kürtler elinde bulunduruyor. Tarık El Haşimi, Türkiye ile çok sıkı diyaloğu olan ve sık sık ülkemizi ziyaret eden bir politikacı. Daha önce de kendisi ile hem Irak, hem de Bölge meselelerine dair röportajlar yapmıştık... El Haşimi, dün Değişim Liderleri Zirvesi'nin "Bölgesel Güvenlik, Küresel Enerji" başlıklı 12. oturumunun başında çok dikkat çekici bir konuşma yaptı. Enerji üretimi ve taşınması konusunun politikadan uzaklaştırılması gerektiğini belirten El Haşimi, "Jeoekonomik konular, jeopoltik konulardan çok daha önemlidir" diyerek şu hususa dikkat çekti: "Gelişmiş ekonomiler petrol kaynaklarında belli bir erişime sahip ve dolayısıyla bu erişimi arttırmak için bazen çatışma yollarına başvuruyor. Enerjide güvensizlik bir taraftan tehdit unsuru olurken, diğer yandan enerjide rekabet Bölgede (Orta Doğu) yeni bir güvensizliğe yol açmaktadır..." Enerji ve güvenlik konusunda çifte standart uygulamalarının da büyük öfkeye yol açtığını dile getiren El Haşimi, Orta Doğu'da bir ülkenin (İsrail) tehlikeli nükleer silah kapasitesine ses çıkarılmazken, bir başka ülkenin (İran) sadece nükleer silaha sahip olma arzusundan ötürü, ambargolara maruz kalmasının anlaşılabilir yanı olmadığını söyledi. Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı, enerji boru hatlarının taşıdığı stratejik öneme dikkat çekerken, bu konuda bütün aktörlerin rolünün iyi değerlendirilmesi gerektiğini, Türkiye'nin bu alandaki rolünün çok önemli olduğunu ve bunun sadece Türkiye'nin coğrafi konumundan kaynaklanmadığını, esasen her zaman güvenilir bir ülke konumunda bulunduğunu belirtti. Tarık El Haşimi, konuşmasında suyun petrol ve gazdan çok daha önemli olduğunu, zira petrolün kıtlığından ötürü ekonomik sıkıntılar yaşanabileceğini; ancak su olmazsa insan hayatının da devam edemeyeceğini hatırlattı ve bu konuda verimli müzakerelerin sürdürülmesi gerektiğine işaret etti. Tarık El Haşimi'nin su ile ilgili bu ikazı hakikaten çok önemli. Zira Orta Doğu, temiz su kaynakları bakımından dünyanın en sıkıntılı bölgelerinden birisi. Bir taraftan zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının paylaşım kavgaları ve hegemonik güçlerin bu alandaki tasallutundan dolayı, sürekli bir siyasi istikrarsızlık askerî çatışmalar ortamı içinde olan Orta Doğu, diğer taraftan bütün canlıların yegane hayat kaynağı olan suyun kıtlığından ötürü, hem dış güvenlik tehdidi ve siyasi gerginliklere maruz kalıyor, hem de bu stratejik maddenin temini ve paylaşımından dolayı ülkeler arasında ciddi ihtilaflar baş gösteriyor... Özetle söylemek gerekirse, Orta Doğu bir taraftan zengin enerji kaynaklarından dolayı beladan kurtulamıyor. Diğer taraftan da hayat için olmazsa olmaz konumundaki su kıtlığından ötürü, büyük tehdit ve istikrarsızlıklarla yüz yüze geliyor!.. Ne garip bir tablo değil mi?..